DOLAR 32,3659 % 0.14
EURO 34,9705 % -0.31
STERLIN 40,9726 % 0.19
FRANG 35,8911 % 0.11
ALTIN 2.325,14 % 0,20
BITCOIN 2.284.394 0.868

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu “Ne kaderime küstüm ne devlete küstüm”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu “Ne kaderime küstüm ne devlete küstüm”

Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Uğur Bulut, 12 Eylül 1980 konulu açıklama yaptı.

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu “Ne kaderime küstüm ne devlete küstüm”

Başkan Bulut, “12 Eylül darbesi bir neslin, vatanını çok sevmekten başkaca suçu olmayan bir neslin dramı aslında. Siyasi partiler kapatıldı. Parti liderleri gözetim altında tutuldu, yargılandı. Türk siyasetinin yeniden tasarlandığı ve yaklaşık dokuz yıl süren askeri düzende, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

Tüm darbecileri lanetliyorum” dedi. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözünü hatırlatan Bulut, “Ne kaderime küstüm ne devlete küstüm. Çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye. Bedel neyse ona da katlanılır demişti.

Ancak bu ülkenin enerjisi, gücü ve geleceği olan gençlerin nasıl harcandıklarını tarihin trajedik sahneleri gösteriyor. Her darbede işkence hanelerde insanlık dışı muameleye aylarca maruz kalanlar oldu. Yargısız infaz edilenler ve işkencede ölenler oldu.

Dünya’daki birçok darbe basit yönetim değişikliğini hedeflerken, Ülkemizdeki bütün darbeler stratejik konumu itibarıyla Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi misyonuna karşıt hedeflerin yönetimlere tahakküm ettirilmesi stratejisine dayanmaktadır.

Bu bakımdan darbelerin arka planının daha iyi anlaşılması için darbe sonrası iç ve dış politikadaki eğilimlerin kapsamlı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu açıdan 12 Eylül darbesi değerlendirildiğinde Türkiye’nin en büyük kadro hareketine sahip milli direnç noktası olan Ülkücü Hareketin Devlet yönetiminden uzaklaştırıldığı görülmektedir.

12 Eylül darbesinden hemen sonra bölücü PKK eylemlerine karşı gerekli ve yeterli şekilde mücadele edilmemiş ve Kuzey Irak’taki İkinci İsrail projesi 90 yılların başlarından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

Aynı kadroların milli hedef ve ülkülerden yoksun oluşu 90 yılların başlarında Ermenileri tampon bölgesi ile Güneydoğu’dan ise ikinci İsrail projesi ile çembere alınmasına neden olmuştur. 12 Eylül darbesi Türkiye’nin en büyük ve en milli kadrolarına sahip Ülkücü hareketin tasfiyesi için on binlerce Ülkücü’yü zindanlara atmış ve yıllarca işkencelere maruz bırakmıştır.

Cenabı Allah’a hamd olsun bugün halen Ülkücü Hareket ayaktadır. Ayrıca iddia ve hedefleri Türk Devleti için kurtuluş reçetesi olduğu zamanla doğrulanmıştır. Bu nedenle özellikle belirtmek isterim ki Ülkücü hareket Türk Milletinin ve Devletinin milli direnç noktasıdır.

Bu vesile ile 12 cuntacıları tarafından idam edilen 9 ülküdaşımızı Rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. Ayrıca başta Şehit Muhsin YAZICIOĞLU ve Alparslan TÜRKEŞ olmak üzere zindanları Medrese-i Yusufiye’ye çeviren bütün dava adamlarına minnet ve şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP