Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. İsrail’in Lübnan’a saldırıları hakkında konuşan “En büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermeli” dedi. Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin Lübnan’a halihazırda 30 ton yardımda bulunduğunu da açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Lübnan açıklaması: 30 ton yardım gönderdik!
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Beştepe’de toplandı.
Yaklaşık 4 saat süren toplantı sona erdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lübnan’daki saldırılara ilişkin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
24 Eylül Salı günü, Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap ettim. Hitabımda, İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim. Küresel barış ve güvenliğin “5 ayrıcalıklı” ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini “Dünya 5’ten Büyüktür” şiarımızla tekrar ifade ettim. Yine konuşmamızda Türkiye’nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Tüm görüşmelerimde, yaklaşan kış mevsimi öncesinde, insanlık olarak, Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek Genel Kurul salonunda, gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük.
“İSRAİL, LÜBNAN’A YÖNELİK SALDIRILARINI ARTIRDI”
Türkiye bugün, özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi haline gelmiştir. Bundan, ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz. Biz, New York’tayken İsrail, Lübnan’a yönelik saldırılarını daha da artırdı. Son iki haftada İsrail’in saldırılarında, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. İsrail saldırılarında vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Lübnan halkına tekrar taziyelerimi iletiyorum.
“BÖLGEYE TIBBİ MALZEME GÖNDERDİK”
Lübnan Başbakanı Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabii İsrail’in sivil-asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak, Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden yüz binlerce sivil yerlerinden edildi. Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız, zor koşullara rağmen sahadalar; insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik.
“YOĞUN TEMAS HALİNDEYİZ”
Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas halinde. Uluslararası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un “1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında” olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. Burada şunu da söylemek durumundayım: Bu süreçte, tabii ki aslolan İslam dünyasının tavrıdır.
“BİZİM TÜM DÜNYAYA LİDERLİK YAPMAMIZ GEREKİYOR”
Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük tepkiyi, İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak, zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında, bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak, başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor. İsrail hükümetini, Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyduğumuzu özellikle söylemek isterim.
“FİLİSTİN HER MÜMİN KULUN ÖNÜNDEKİ BİR SINA KAĞIDIDIR”
Oysa bugün Merhum Cahit Zarifoğlu’nun o veciz ifadesiyle “Filistin Her mümin kulun önündeki bir sına kağıdıdır” Bugün Filistin ve Lübnan’a sahip çıkmak, insanlığa sahip çıkmak; barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte; ona destek verenler de bu suça ortak olmaktadır. İsrail, dozunu artırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir.
“ZULME ASLA RIZA GÖSTERMEYİZ”
Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Açık söylüyorum, biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. Ne pahasına olursa olsun bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum.
“İSLAM ALEMİNİ HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
İsrail’e karşı “insanlık ittifakının” kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki, tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacak. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacak. Türkiye olarak, insanlığın aynı yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz.
(Haber Merkezi)