DOLAR 32,3256 % 0.22
EURO 35,1131 % -0.07
STERLIN 41,0088 % -0.03
FRANG 35,8339 % 0.34
ALTIN 2.300,19 % 0,99
BITCOIN 2.305.512 1.775

Türbanlı Komutana Selam Ver Asker!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Türbanlı Komutana Selam Ver Asker!

16 Nisan’da ki referandum için artık meydanlar, sokaklar, medya yani ülkenin her yeri birer ikna odasına döndü. Ama burada ki “ikna odaları” ülkenin geçmişinde ki o karanlık odalara benzemiyor. Kim seni savunduğu konuya ikna ederse gider özgürce sandıkta ya “Evet” dersin ya da “Hayır”. Yani vereceğin kararın ne sana nede ülkeye zararı var. “Evet” kanadının “hayır” diyen bazı gruplardan yola çıkarak herkesi toptan hainlikle suçlaması hoş olmadı. Ülkenin bütünlüğü mevcut iktidara emanet iken bu bütünlüğü sarsacak söylemlerde bulunmaması gerekiyordu. Nihayetinde bu yanlışı gördü ve bu söylemden vazgeçti. Gelelim “hayır”ı savunan kısma. Onların halka bakış açısı her zaman üst perdeden olmuş ve kendilerini aydın, kendileri gibi düşünmeyenleri cahil olarak görmüş ve bunu kendi tarihleri boyunca uygulamıştı. Son dönemde daha yumuşak bir söylem geliştirseler de bunun toplumda karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü tavır referandumdan sonra yine kendi doğalına dönecek ve “evet” çıktığı zaman vatandaşın oyunu kaç ton kömüre ve kaç paket makarnaya sattığına dair cümlelerle kendine bahaneler üretecek.

Parlamenter denilen bu garip sistemde halk ne zaman sesini daha gür duyurmaya çalıştı, kendine giydirilmek istenilen o modern(!) elbiseye itiraz etti işte o zaman bu halk ya iplerde sallandırıldı ya cezaevinden cesedi çıktı ya da eğitim hakkı elinden alınıp kapı dışarı edildi. Söylediklerime itiraz edenler mutlaka vardır ama zahmet olacak ülkenin yakın tarihini bir araştırın, sağlı sollu bütün kaynakları inceleyin ve görün bakalım insanların yaşantısına nasıl karışılıyor nasıl bir baskı altında yaşanıyormuş. Hani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için diktatör benzetmesi yapılıyor ya, bunu söyleyenler ya diktatör görmemiş ya da kendi geçmişlerinden bihaber yaşıyorlar. Benim bu cümlelerime gelecek itirazların nasıl olacağını tahmin edebiliyorum. Kurulacak cümlelerinde birbirinin fotokopisi olacağından adım gibi eminim. Çünkü ezberlenmiş ve klişe 10 tane cümle var. Hatta bazı insanlar gün gibi aşikar olan bu gerçeklere sırt dönmeyi maharet sayıyor. Saplantılı bir halde gerçeği duymamaya, görmemeye ve yok saymaya devam ediyorlar. Bu arkadaşların bu saplantıdan kurtulmasını tüm kalbimle istiyorum. En azından gelsinler ben ikna ederim onları!

Hazır ikna edilmekten bahsederken şu meşhur “İkna Odaları”nın nasıl bir şey olduğunu yeniden anımsatmakta fayda var sanırım. 28 Şubat döneminde üniversitelerde eğitim gören türbanlı kardeşlerimizin ALLAH’ın emrinden vazgeçip modern(!) kıyafetlerle eğitimlerine devam etmeleri için başta Chp’nin eski vekili Nur Serter gibi akademik ve özgürlükçü(!) insanların baskısı altında kaldıklarını ve odalara kapatılarak ikna edilmeye çalıştıklarını unutmamak lazım. Hatta ikna olmayanların kılık-kıyafet kanununa muhalefetten okuldan atıldıklarını, mezuniyet törenine türbanlı katılan kardeşlerimizin saldırılara uğrayarak yerlerde sürüklendiklerini nasıl silebiliriz hafızalarımızdan? O dönemlerde ülkenin özgürlükçü ve demokratik olduğunu söyleyenlerin türbanıyla eğitim görmek isteyenlere adres olarak Suudi Arabistan’ı gösterdiğini ve bunu söyleyen ismin devletin en tepesinde ki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduğunu belleklerimizden nasıl kazıyalım? Halkın iradesini hiçe saymamak gerekir diye türkü söyleyenlerin yine halkın iradesiyle milletvekili seçilmiş ve Meclise türbanıyla gelen Merve Kavakçı’ya yemin ettirmediklerini, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in “bu kadına haddini bildirin” diyerek kendi vekillerini Kavakçı’nın üzerine yürüttüğünü ve bu hareketin demokrasi (!) tanımı içine girdiğine nasıl inanalım? Asker olan evladının yemin törenine girmek isteyen ama türbanı olduğu için emniyet müdürü tarafından tekme-tokat dövülen o yaşlı kadını vicdanımızın hangi karanlık dehlizine atıp yok sayalım? Bu örnekler ülkenin 90’lı yıllarında yaşandı ve çok daha beterlerinin yaşandığı dönemler oldu. Merak eden araştırsın bulsun ve gördükleri karşısında yüzünde oluşan o kızarıklığın utanmaktan kaynaklandığını iyi bilsin. Vaktiyle bize kahraman diye sunulan nicelerinin halkın üstünden nasıl buldozer gibi geçtiğini ve onların demokrasiyi nasıl uyguladıklarını öğrensin de diktatörlük neymiş görsün!

Yeni gelecek sistem işte bu demokrasi kahramanlarının tarihin sayfalarına gömülüp gitmesine neden olacak. Yeni gelecek sistem seçilenin değil seçenin borusunun öttüğü bir uygulama olacak. Yeni sistem türbanı olduğu için, din ayrımı gözetmeksizin kendi dininin emirlerine uyduğundan dolayı dışlanan ve ötekileştirenlerin bu azaptan kurtulup, daha huzurlu yaşadığı günlerin ismi olacak. Ve yeni sistem türbanı ordunun dışında tutmak için apoletlerine güvenenlerin, yine türbanlı subaylarla birlikte çalışıp onlara selam duracağı eşitliğin adı olacak vesselam.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.