Tacettin Kepenek’in “Müteahhit Kazığı” isimli köşe yazısı;
“Müteahhit Kazığı”
26 Eylül de İstanbul´da meydana gelen 5,8 büyüklüğünde ki deprem, beklenen asıldepreminküçük bir provası gibi oldu.Artık geldim, geliyorum diyor…Ha bugün, ha yarın… Korkununecele faydası yok ama geç kalmadan her türlü tedbiri almak zorundayız. Sadece Allah´tan gelen bir afat deyip, kendimizi avutamayız…
Elbette, asıl olması gereken depreme karşısağlam binalar yapmak. Buna imkân sağlayacak, mevzuat ve teknik yönetmelikler bir hayli güvenli hale getirildi.Ancak uygulamaya yönelik sistem sorunları halen ortada durmaktadır.
Bu günlerde deprem konusunda çok şey konuşuluyor ama gündeme gelmesi gereken bir konu daha var. İnşaat sektörünün ana paydaşları olan belediyeler, yapı denetim firmaları, mimar-mühendisler vemüteahhitlerkonusu. Özellikle yasal gücü elinde bulunduran belediyeler ile ekonomik gücü elinde bulunduran müteahhitler.
YAPI DENETİM FİRMALARI, yaptıkları işin parasını müteahhitlerden aldıkları sürece bu iş olmaz, olamaz. Güya bunlar, ücretini aldığı müteahhidi denetleyecek! Türk insanının fıtratına uyacak iş mi? Allah aşkına.
BELEDİYELER,imar planınızırt pırt değiştirmekten, yıl içinde bile sayıları binlereulaşangerekçesiz ve tamamen ranta yönelik plan tadilatları yapmaktan, yeşil alanları imara açmaktan artık vazgeçmelidir. Her gelen partinin kendi müteahhidine rant yaratma ahlaksızlığınaartık bir son verilmelidir. Belediyeler, kanunen yapmak zorunda oldukları Jeolojik zemin etütlerini, bölge risk analizlerini,bir an önce yapmalı, İmar planlarını ranttan ziyade jeolojik ve teknik analizlere göre yeniden revize etmelidir.
Hiçbir belediye başkanı, Kızılırmak´ın yatağını imara açmamalı,bizatihi kendi şirketi ile Kızılırmak´ın yatağına
10-15 katlı site yapma cüretini gösterememelidir.
MÜTEAHHİTLER,inşaat sektörün ekonomisinioluşturan insanlardır.Piyasa müteahhidi dediğimiz kişiler veya firmalar artık finans güçlerine, mesleki birikimlerine, teknik kadro gücüne ve başarılı iş yapma durumlarına göre derecelendirilmeli ve sınıflandırılmalıdır. Maalesef, şuanülkemizdehiçbir ehliyete sahip olmadan yapılabilecek tek iş kolu, sadece ve sadece sat-yap piyasa müteahhitliğidir.
Sektörde azımsanmayacak sayıda, çok iyi organize olmuş, çok başarılı müteahhitlik şirketi olsa da,esas çoğunluk (yaklaşık 200.000 kişi ya da firma)ustalıktan,kuyumculuktan, kasaplıktan, marketçilikten vb. farklı alanlardan gelen devşirme insanlardır. Etrafınıza bir bakın,mühendisten mimardan pek fazla piyasa müteahhidi göremezsiniz. Çünkü ülkemizde ki sistembuna fırsat vermemektedir.
Deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuz bu ülkede, devletin merdiven altı sat-yap müteahhitlereartık birçeki düzen verme zamanı, çoktan geldi de geçiyor.Bina inşa etmek, projesinden yapımına kadar “meslek cahili” insanların eline bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.Cahil cesareti, bu işi bozar ve bozmaktadır.
Sırf bu cehaletebir örnek olsun diye,şahit olduğum bir olayı anlatmak isterim. Bir müteahhidin dolgu zemine yapacağı büyük bir binaiçin, proje gereği temelin altına betonkazıklaryaptırması gerekmektedir. Ancak kazık işini yapacak olan firma ile gizlice anlaşırve kazık boylarını 18 metreden 6 metreye düşürür.Ona göre bu kazık boyu yeterlidir.Zaten kazığın boyunu kim görecek ki, kazıkların başı görünsün yeter. Sağlam zemini bulmak ta, ne demek?Deprem olana kadar kim öle, kim kala.Bu durumun, ne yapı denetim farkındadır,ne belediye!
Peki, bumerdiven altı müteahhidini, deprem olunca kim bulacak?Hiç kimse! Hem bulsalarne olacak? 1999 Gölcük depreminden sonra,bir tek müteahhit Veli Göçer´i buldular da, ne oldu? Değil mi?
Bu meslekte geçirdiğimotuzyıldansonragördüğüm şey,bunlara sebep olanın, maalesef ve maalesefdevletin ve sisteminbizatihi kendisi olduğu gerçeğidir. Parayı verenin düdüğü çaldığı, gerisinin teferruat olarak görüldüğü bu sistem, artık sona erdirilmelidir.
Bu sistem yani bu sakat düzen, artık düzeltilmelidir, düzeltilmek zorundadır…
Biliyorum çok şey istiyorum ama umutsuzda yaşanmıyor ki, birader…