Dağcılık sporu, doğal ortamda yapılan, ulaşım, teknik malzeme ve ekip çalışmasının uzun yıllar bir araya gelmesiyle yoğrulan zor bir spordur. Özellikle son zamanlardaki hayat pahalılığı işlerimizi daha zor duruma sokmuştu.
Köşe Yazarımız Murat Önk Yazdı: “Yeni bir sporun peşindeyiz…”
Bizde bütün emek, özveri ve imkanlarımızı zorlayarak yapmaya çalıştığımız bu sporun yanında her an istediğimizde antrenman yapabileceğimiz, formumuzu ve mental hazırlılıklığımızı üst seviyelerde tutabileceğimiz bir spor dalına ihtiyacı hep duymuştuk.
Bende dağcılığın “spor tırmanış” dalına başlamanın zamanının geldiğini anladım. Hayatım boyunca yaptığım bütün işlerin, legal statüde olmasına, doğru ve bilimsel kanallardan ulaşmanın başarının anahtarı olduğuna inandığım için, Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun Spor Tırmanış eğitimine katılmaya karar verdim.
Eğitim Sakarya ilinde yapılacaktı. Başvurumun kabul edilmesinden sonra, yine güzel insanlarla tanışmak, yeni dostluklar kurmak, taze bilgilere ulaşmak ve tecrübeler yaşamanın verdiği sevinçle dejavuyu yaşadım.Aslında tüm emeklerimizi anlamlandıran ve değerli kılan durum buydu. Doğa sporları mutluluğun kendisiydi.
Koşulları öğrenmek için Sakarya Dağcılık İl Temsilcisi Yusuf Aydın’ı aradım. Heyecanlı, bir o kadar ev sahibi güler yüzüyle sesini duydum. Bizim adımıza her türlü önlemi almıştı bile. Bende çantamı alıp yola çıktım.
Buluşma noktamızda değişik illerden tırmanış sevdalısı dostlar ile buluştuk. Kaynaşmak hiçte zor olmuyordu bizim için nedense? Aynı anne-babanın çocukları gibiydik. Derken hayatımıza bir anlam daha katan sevgili hocamız Kerem Daşçıkaran geldi.
Teknik toplantıda tanışmanın ardından teknik bilgiler dinlerken, spor tırmanışın her ne kadar dağcılığın bir kolu olsada, ayrı bir mental hazırlık ve teknik detaylarda ayrı bir dünya olduğunu anladım. Bu bana eksiklerimi görmemle beraber yeni bir heyecanın kapısından girmenin mutluluğunu yaşattı.
Fiziksel kondisyonumuzu en az kullandığımız kaslarla yapmamız gerekiyordu. Kullanmamız gereken gücü; kol, bacak ve kalçadan sağlamamız lazımdı. Isınma hareketlerinde bile zorlanıyorduk.
Kerem hocamızın değerli bilgileri ve antrenman teknikleri daha ilk günden çok şeyler kazandırmıştı. Tüm ekip “iyi ki katıldık” dercesine mücadele ediyorduk, Eğitimizi, yaparak, yaşayarak ve eğlenerek sürdürüyorduk. Akşam olunca yorgunluklar bile tatlı oluyordu.
Ramazan ayında olmamız hep en büyük handikapım olmuştur. Bu korkularla ilk defa bir ramazan etkinliğine katıldım. Sağlıkçı dostumun tavsiyeleri sayesinde doğru beslenerek, sahuru kaçırsam bile antrenmanlarda enerjimi korudum.
Kaymağın, dehidrasyonu (vücudun su kaybetmesi) önleyici özelliği sayesinde gün boyu vücudumda kırgınlık hissetmedim. Yüksek enerji deposu olması sayesinde gün boyu enerjimi korudum. Yine kendi kendime “hayatın ciddiye alınmayacak hiçbir yanı yok ve bütün güzellikler ayrıntılarda saklı” demekten kendimi alamadım.
Spor tırmanış sitilinin geçmişte aldığım İleri Kaya Eğitiminin salon sporu haline getirilmiş hali olduğunu söylemek yanlış olmaz. Biz ilk eğitimde, Bouldering denilen yatay rotada serbest tırmanış ve, Tope-Rope denilen üstten yataklanmış ipin ucundaki emniyetçinin kontrolünde, dikey tırmanış eğitimini aldık.
Kazancımız çok fazlaydı. Her zaman tırmanılacak dağlara gitmek mümkün olmasada, artı ülkemizin her yerinde tırmanma duvarları bulmak kolaydı. Bir emniyetçi arkadaşımızın olması spor tırmanış için yeterliydi.
Sporun mutluluk veren bilgi olduğunu anlamak çok güzel duygudur. Her yorgunluktan sonra eskisinden daha güçlü ayağa kalkmak, küllerimizden doğmak gibi geliyor insana. Hep yeni tecrübeler özgüvenimizi tazeliyor. Liderlik tarafımız netleşiyor. Zayıf yönlerimizi güçlendirirken, güçlü yönlerimizi besliyoruz.
Artık evden çıktığımız insan değildik. Eğitimlerimizi tamamlamadan daha evimize dönüşümüzdeki faaliyet planlarımız başlamıştı bile.
Büyük Sivas Haber