DOLAR 32,3326 % 0.25
EURO 35,0475 % -0.23
STERLIN 40,8512 % -0.4
FRANG 35,6975 % -0.04
ALTIN 2.285,03 % 0,33
BITCOIN 2.292.306 1.136

Çıldıracağım

Yayınlanma Tarihi : Google News
Çıldıracağım

Referandum kararı meclisten çıktığında “hayır” diyenler ve bunu savunanlar öyle bir esti gürledi ki masrafa gerek yok referandumda çıkacak sonuç belli denildi. Daha sahalara inilmemiş, vatandaş bilgilendirilmemiş, anketlerde kararsız seçmenin çokluğu “ hayır” a cesaret vermişti. Bu yüzden Kılıçdaroğlu net bir dille “hayır” çıkacak diyordu. O diyordu ama maddeler halka indikçe “evet” kendine geliyordu. Kendine geldikçe “hayır” telaşlanıyor, diller sürçüyor hatta insanların kutsalına dahi dil uzatılabiliyordu. İçeride kendi yağımızla referanduma gidelim diyorduk ama demokrasi beşiği (!) Avrupa dişlerini gösteriyordu. Almanya’nın başını çektiği ülkeler terör örgütlerine kucak açıp bunu demokratik söylem diye değerlendiriyor, “hayır” diyenlerin toplantılarına her türlü müsamaha ve müsaade verilirken, “evet” toplantıları sudan bahanelerle iptal ediliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhine gazeteler manşet atıyor, Almanca yayın yapan gazeteler Türkçe başlık atarak “hayır” diyin diyordu. Ortada bir oyun vardı ve bu oyunun demokrasi için değil Türkiye’nin güçlenmemesi adına sahnelendiği çok net bir şekilde anlaşılıyor. Yani referandumun sonucu ne olursa olsun dost görünenlerin düşmanlığı tescillenmiş oluyor. Avrupa ikiyüzlülüğünü görüp buna ses çıkarmayanların aynı riyakar maskeyi takınıp vatansever görünmeleri ne kadar acı. Herşeyi, hepsini tek tek not alıyor ve hesabın sorulacağı günü hep birlikte bekliyoruz.

Şimdi gelelim yeniden referandumla ilgili açıklamalara, meydanlardan yansıyanlara. Cumhurbaşkanı Erdoğan meydanlara inip, televizyonlardan halka seslendikçe “evet”in ülkeyi güçlendireceği iyice anlaşılıyor. İyi bir hatip ve icracı olan Erdoğan, Türk siyasi tarihinin tartışmasız en iyi ismi. Hangi seçime girdiyse kitlesini büyüterek kazandı ve 16 Nisan akşamı da kazanacak görünüyor. Her seçimi kazanmasının en önemli sebebi yapılan icraatlerdir hiç kuşkusuz. Çünkü seçmen başarısız bulduğu bir siyasinin arkasında durmaz.Öyle ki darbe olacak ve daha Cumhurbaşkanı insanları meydana çağırmadan insanlar sokaklara dökülecek, canını hiçe sayacak, şehit olacak, tanklar insanların üstünden geçse dahi geri adım atmayacak ve liderine sahip çıkacak. Böyle bir tablo ülke tarihinde yok, liderinin arkasında kitleler halinde yürümek demokrasi tarihinde yok. Tüm bunları topladığınızda anketler “evet”in galip geleceğini haber veriyor ama hedefin % 60 olduğunu yine Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklıyor. Gönül ister ki “evet” 82 anayasası rakamlarını yakalasın ama bazı kitlelerdeki Erdoğan alerjisi buna izin vermiyor. Neyse sonuçta ülkenin kazanacağını ilerleyen dönemlerde daha net göreceğiz ve o zaman “hayır” diyenlerin pişmanlığını, mahcubiyetini 100 metre öteden biliyor olacağız ama yine de onları ayrıştırmayacak, ötekileştirmeyeceğiz. Keza bu ülkenin her bir vatandaşı değerlidir ve kardeşimizdir.

Meydanların diğer kısmında “hayır” cephesinin lideri Kılıçdaroğlu var. Bazı köşe yazarları Kılıçdaroğlu’nun tekrara düştüğünü, kitleleri heyecanlandıramadığını söylüyor. Özellikle oturup Kılıçdaroğlu’nu izliyorum ve köşe yazarlarına hak veriyorum. Heyecan vermiyor, ikna edemiyor. Son günlerdeki konuşmalarında 82 Anayasasına verdiği “hayır” oyundan bahsediyor ve diyor ki “ darbecilerin getirdiği Anayasaya hayır oyu verdim. Şimdi siz de hayır verin ve vicdanınız rahat olsun”. Biz yeni sistem için “hayır” oyu verirsek, senin “hayır” dediğin 82 anayasası yürürlükte kalacak. Yani en başından 82 anayasasına karşısın ama şimdi meydanlarda o anayasa değişmesin diye millete “hayır” oyu kullanın diyorsun. İstenilen ne, karşı çıkılan ne? Sevgili Kılıçdaroğlu, sen bu fakirin aklından ne istiyorsun? Seni anlamak için günlerdir didiniyorum, bu paradoksu çözmeye çalışıyorum, ama olmuyor. Çıldıracağımmm!!!

Durmuyor Kılıçdaroğlu “80 milyonu temsil eden meclis kenara konulacak, tek adama yetki verilecek ve milli irade ortadan kalkacak “diyor. Demek ki referandumda ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyları uzaylılar kullanacak. Çünkü benim verdiğim oy milli iradenin bir parçası değil. Benim milli irade olarak sayılmam için “hayır” demem gerekiyor. Daha söylediği çok şey var ama hepsini yazmıyım şimdi ağır gelir bünyelerimize. Neyse 16 Nisan akşamına kadar idare edeceğiz artık. 16 Nisan akşamı kendi hanesine bir yenilgi daha ekleyecek ve 17 Nisan günü genelbaşkan koltuğunda oturmaya devam edecek. Çünkü kendi söylediği gibi yine kaybederse istifa edecek bir sebep yok ortada!

Michael Rubin diye bir Amerikalı var. Kimilerine göre analist, kimilerine göre pentagonda görevli. En görünen görevi ise Ortadoğu Dergisinin editörlüğünü yapmak. Gazete okuyanlar bilir bu ismi aslında. Mart 2016’da bir makale yazmış ve Türkiye’de hala darbe ihtimali var demişti. 15 Temmuz sonrasında darbe girişiminin bir tiyatro olduğunu ve bu işi Erdoğan’ın organize ettiğini söylemişti. Sonrasında yine birçok şey söyledi. Birkaç gün önce kişisel twitter hesabından “ Recep Tayyip Erdoğan artık yolun sonuna geldi #hayır # Türkiye # Erdoğan” şeklinde Türkçe bir twit attı. Olabilir elin gavuru istediğini yazar diyebilirsiniz ama yukarıda yazdığım şeyleri bir de google dayıdan araştırıp bu adamı incelerseniz bir kere daha görürsünüz ki dikkatli ve tedbirli olmak gerekir. Gerçi sosyal medyada kendisine gösterilen tepkiler sonrası baya bir pişman olmuştur ama unutmamak gerekir ki hedefte her zaman Türkiye var. Ve bize düşen ülkeyi oturduğu yerden ayağa kaldıran insanların yanında olmak. Ayağa kalkıp küçük adımlar atan bir Türkiye var. Kendine tamamen gelip yürümeye, koşmaya başlayan bir Türkiye ihtimali bu ve bunun gibi namussuzların uykusunu kaçırıyor. 16 Nisan günü verilecek karar onlar için kabus olacak. Hele bir de 2019’da yeni sistem devreye girip uygulama başlayınca kahırlarından geberip gidecekler vesselam.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.