
SİVAS KONGRESİ NEREDE KARARLAŞTIRILDI ?
( 21-22 Haziran 1919 )
9. Ordu Müfettişi olarak, asayişi sağlamak göreviyle Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat (CEBESOY), Rauf (ORBAY) ve Refet (BELE) ile Amasya’da buluştu. Amasya Genelgesi için Kazım Karabekir Paşa ve diğer ilgililerin onayı alındı. 21/22 Haziran 1919’da yayımlanan genelge, illerin askerî ve mülkî yöneticilerine telgrafla, İstanbul’daki bazı devlet adamları ve komutanlara ise özel mektup ekinde elden ulaştırıldı.
SİVAS MİLLÎ KONGRESİ’NE ÇAĞRI
Sivas Kongresi’nin toplanma kararı, Amasya Genelgesi’nde şöyle belirtiliyordu:
Milletin istiklâlini kurtarmak için, her türlü tesir ve baskıdan uzak bir millî heyetin kurulması gerekmektedir. Bunun için yazışmalar sonunda, Anadolu’nun en güvenilir yeri Sivas’ta Millî Kongre’nin toplanması kararlaştırılmıştır.
Fırka (parti) anlaşmazlıkları gözetilmeden her sancaktan, halkın güvenini kazanmış üç murahhasın (delegenin), mümkün olan çabuklukla yola çıkarılması gerekir. Her ihtimale karşı bunun bir ‘millî sır’ olarak tutulması ve gereken yerlerde yolculuğun değişik adla ve kılıkla yapılması lâzımdır.
Müdafaa-i Hukuk-u Millîye Cemiyetleri ve belediye başkanlıklarınca murahhasların seçilmesi ve yola çıkarılması hakkında, vatanseverlikle yardımcı olmanızı; ve onların adlarıyla yolculuk tarihlerinin telgrafla
bildirilmesini istirham eylerim.
MUSTAFA KEMAL PAŞA SİVAS’TA
( 27 Haziran 1919 )
Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Erzurum’a gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas’a geldi. Israrla İstanbul’a çağrıldığı, emirlerinin dinlenmemesi için genelgeler yayımlandığı, tutuklama söylentilerinin dolaştığı bir sırada geldiği Sivas’ta halk ve askerler tarafından coşkuyla karşılandı. O anı kendisini Nutuk’ta şöyle anlatır:
Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askerî birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım…
Bu manzara, Sivas’ın saygıdeğer halkının ve Sivas’ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi…
27 Haziran günü Kolordu Karargah Binası’nda Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticilerine şu direktifleri verdi:
Halkın çoğunluğunun, özellikle okumuş ve genç unsurları amaç etrafında toplayınız. Fiili direnişe hazırlanın. Olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz, onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alış verişi yapın. Vali ile de iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız.
Bu direktifler, Sivaslı vatanseverler üzerinde kıvılcım etkisi yaptı. Millî Mücadele yolundaki çabalarını artırdı. Sivas Kongresi hazırlıkları için kolları sıvadılar.
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler 28 Haziran sabahı, Ramazan Bayramının birinci günü, uykusuz geçen bir gecenin ilk ışıklarıyla birlikte Erzurum’a doğru yola çıktılar… Yanlarına yolluk olarak 10 ekmek, 2 okka peynir ve 10 yumurta almışlardı…
ERZURUM KONGRESİ VE SİVAS VİLAYETİ DELEGELERİ
Altı doğu vilayeti (Sivas, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır, Elazığ), Trabzon vilayeti ve bölgedeki bağımsız sancakların katılımıyla 24 Temmuz – 7 Ağustos 1919 günleri arasında toplanan Erzurum Kongresi önemli kararlar almıştır.
Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’e yönelik Ermeni ve Rum tehdidine karşı birliktelik sağlanmış, işgallere karşı topyekûn direniş kararı alınmıştır. Millî sınırları belirleyen, tam bağımsızlık bilincini ortaya koyan “misak-ı millî” nin ilk defa dile getirildiği bir kongre olmuştur.
Erzurum halkı, M. Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye’yi 29 Ağustos günü büyük bir coşkuyla Sivas’a uğurlamıştır.
Erzurum Kongresi’ne katılan yaklaşık 56 delegenin 13’ü Sivas vilayetinden katılmış ve önemli katkılar sağlamışlardır.
Erzurum Kongresi’ne Katılan Sivas Vilayeti Delegeleri
1. Fazlullah MORAL – Sivas Merkez Sancağı Delegesi
2. Yusuf Ziya BAŞARA- Sivas Merkez Sancağı Delegesi
3. Recep DİNÇER – Zara (Koçgiri) Kazası Delegesi
4. Hayrullah SEYHAN- Divriği Kazası Delegesi
5. Mehmet Rıfat ARKUN – Tokat Sancağı Delegesi
6. İbrahim Süreyya YİĞİT – Amasya Sancağı Delegesi
7. Mahmut Cemil ŞENCAN – Şarkîkarahisar Sancağı Delegesi
8. Hüseyin Hüsnü ÖZHAN – Alucra Kazası Delegesi
9. Çadırcızade Ali – Koyulhisar Kazası Delegesi
10. Serdarzade Mehmet Mustafa – Mesudiye Kazası Delegesi
11. Mehmet Şeref – Niksar Kazası Delegesi
12. İsmail Hakkı ÇEÇEN – Suşehri Kazası Delegesi
13. Hacı Mehmet Sırrî KAYMAZ – Reşadiye Kazası Delegesi
Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye Sivas’ta Coşkuyla Karşılandı
( 4 Eylül 1919 – 2 Eylül 1919 )
Ermeni tehdidine karşı Doğu illerinin birliğini sağlamak amacıyla toplanan Erzurum Kongresi amacına ulaşmış, kongreye başkanlık eden ve yönlendiren Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki arkadaşları ve Heyet-i Temsiliye’nin üç üyesiyle birlikte Sivas yolundadır.
2 Eylül günü Sivas, tarihinin en mutlu günlerinden birine uyanır. Sivas halkı, Erzincan yönüne doğru, erken saatlerde akın etmeye başlar. Atlı yaya yola çıkanlar Kılavuz tepesinde toplanır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını getiren otomobillerin Seyfebeli’nden görülmesi ile Sivaslıları büyük bir sevinç dalgası kaplar. Halkın büyük sevgi gösterisinden sonra güneş batarken hep birlikte şehre girilir. Karşılamaya çıkamayanlar caddenin iki yanını doldurmuş, alkış tufanı arasında Mustafa Kemal Paşa’yı selamlar.
Sivaslılar, misafirleri için Mekteb-i Sultani’yi (Kongre Binası-Lise) hazırlamışlardı. Akşam onurlarına yemek verildi ve dinlenmeye çekildiler.
Vatan ve milletin kurtuluşunu amaçlayan zorlayıcı sebepler,
sizleri bunca sıkıntı ve engeller karşısında Sivas’ta topladı.
Yiğitçe azminizi kutlar, sizlere hoş geldiniz demekle
mutlu olduğumu arz ederim…
(K. Atatürk, Sivas Kongresini Açış Konuşmasından)
ERZURUM KONGRESİ KARARLARINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
5 Eylül günü bayram kutlama mesajları gönderildi. 6 Eylül Kurban Bayramının ilk günü olduğu için Kongre toplanmadı. Bayram günü Sivas Belediyesi’nden bir kurul, Kongre binasına gelerek kutlamada bulunduğundan, 7 Eylül günkü toplantıda ziyaretin iadesi için karar alındı.
7 Eylül günü kutlama telgrafları okundu, verilecek cevaplar belirlendi. Sonra gündemin önemli maddelerinden olan Erzurum Kongresi Tüzük ve Bildiri değişikliği ile ilgili görüşmelere geçildi. Mustafa Kemal Paşa’nın önceden hazırladığı değişiklik paketi Kongre Genel Kurulu tarafından kabul edildi:
• Cemiyetin (derneğin) adı “Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” iken “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” oldu.
• “Heyet-i Temsiliye, bütün Doğu Anadolu’yu temsil eder” yerine “Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder” denildi.
• “Her türlü işgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine bağlı sayacağımızdan, topyekûn savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir” cümlesi, “Her türlü işgal ve müdahalenin özellikle Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine yönelmiş faaliyetin reddi konularında topyekûn savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir” şeklinde değerlendirilmiştir.
• Tüzüğün dördüncü maddesinde geçen “Osmanlı Hükümeti’nin yabancı devletlerin baskısı karşısında, buraları (Doğu illerini) bırakmak ve ilgilenmemek zorunda kaldığı anlaşılırsa, alınacak idarî, siyasî, askerî önlemlerin belirlenmesi” kısacası geçici bir yönetim kurma ile ilgili olarak Sivas Kongresi “buraları” yerine, “yurdumuzun herhangi bir parçasını bırakmak ve ilgilenmemek” ifadesini kabul etmiştir.
Bu değişikliklerle yerel bir kongre olan Erzurum Kongresi tüzük ve bildirisi, millî bir kongre olan Sivas Kongresi tarafından genelleştirilerek vatanın tümünü kapsar bir hale getirilmiş oldu.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ile bütün yerel cemiyetler bir çatı altında toplanarak, bu cemiyetin şubeleri konumuna getirilmiş oldular. Böylece Millî Mücadele, merkezî bir örgütlenmeye gidiyor; millî birlik ve ortak mücadele sağlanmış, dağınıklık giderilmiş oluyordu.
Erzurum Kongresi kararıyla kurulmuş olan Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Heyet-i Temsiliye’si, yerini 11 Eylül 1919 günü Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Heyet-i Temsiliyesi’ne bırakmış oluyordu.
SİVAS KONGRESİ’NDE MANDA TARTIŞMALARI
( 8 – 9 Eylül 1919 )
7 – 8 Eylül gecesi M. Kemal Paşa ve diğer delegeler ertesi gün gündem gereği görüşülecek olan Manda konusunu düşünerek geçirdiler. Geceyi yakın arkadaşları ile konuyu değerlendirerek geçiren Paşa, manda savunucularının yoğun propaganda yaptıklarını, Erzurum’dan beri bu konu ile meşgul olduklarını, Amerikan Mandası’nın tek ümit olarak görüldüğünü, ancak Türk Milleti’nin uyanışından habersiz bulunduklarını yanındakilere anlattıktan sonra şunları ekledi:
Onlar bizi üç beş adamın bir araya gelip hayal peşinden koşması kabilinden kimseler farz ediyorlar. Ve gafletlerinin derecesini bir türlü ölçemiyorlar. İtilaf Devletleri’nin baskısı ve hıyanet şebekelerinin propagandası altında belki de şaşırmış ve bunalmış bulunuyorlar. Şimdilik bunlara “biçareler” demekten başka yapacağımız bir şey yoktur.
Mustafa Kemal, yanındakilerin tek tek ellerini sıkar ve herkes odasına çekilir.
8 Eylül 1919 Pazartesi, Kongre bugün en kritik, en heyecanlı bir güne hazırlanmaktadır. Oturumun 14.30’da açılmasından sonra Mustafa Kemal Paşa Başkanlık makamına geçti ve celseyi açtığını bildirdi. İsmail Hâmi Bey (Danişment), Kongrenin açılışından önce hazırlanarak 25 kişinin imzasıyla sunulan muhtırayı okudu. Pek çok kimse söz istedi. Kimseye söz vermeyen Mustafa Kemal Paşa: Muhterem arkadaşlarım, kimseye söz vermeden, yüksek heyetinizi haberdar etmek istediğim ehemmiyetli bir mesele vardır. Manda mevzuu hakkındaki muhtıranın müzakeresine geçilmezden önce bu meseleyi arz etmek isterim: Muhtırada söz gelişi Mister Brown’dan söz edilmekte ve elli bin kişilik bir işçi ordusunun getirileceğini söylediği bildirilmektedir. Bu kişinin manda meselesi hakkında temaslar yapmak ve kesin sonuç almak üzere Sivas’a kadar geldiği kesin ve ciddi olarak söylenmekte. Efendiler, Mister Brown: “Ben hiçbir resmi sıfatla görüşmüyorum. Tamamiyla özel olarak görüşüyorum” diyor ve hatta Amerika’nın mandayı kabul edeceğini değil, belki etmeyeceğini söylüyor. Onun için sözleri Amerika adına değil, kendi adınadır. Mandanın ne olduğunu kendisi de bilmiyor. “Manda siz ne derseniz odur” diyor. Bu raporda önemli olarak manda meselesi vardır. Bu konuda görüşmeden önce on dakika ara verelim.
Mustafa Kemal Paşa bu sözleriyle Sivas’ta bulunan Amerikalı gazeteci L.E. Browne hakkında yapılan propagandanın yanlışlığını belirtmiş ve verdiği bu on dakikalık ara ile manda isteyen muhtıra sahiplerine düşünme hakkı vermiş oluyordu…
İlk sözü Kara Vasıf Bey aldı ve mandanın tanımından söz eden uzun bir konuşma yaptı. Bir çok delegenin görüşünü açıklamasından sonra tekrar söz alan Vasıf Bey, işin öneminden dolayı manda meselesinin bir an önce bir karara bağlanması gerektiğini, şartların sonradan tartışılabileceğini belirtti. Halide Edip’in (Adıvar) Mustafa Kemal’e gönderdiği 10 Ağustos 1919 tarihli mektubundan adeta bölümler sundu.
Delegelerden biri:
İstanbul’dan mandayı mı bize hediye getirdiniz? diye bağırdı.
İsmail Hami Bey kürsüye geldi. Mandanın en ateşli taraftarlarındandı. Manda kabul edilmezse herşeyin başında ekonomik yönden iflas edeceğimizi, ekonomik gücümüzün giderlerimize yetmediğini, varlığımızın korunması için mandadan başka çare olmadığını, İstanbul’da İzzet Paşa ile diğer devlet adamlarının aynı fikirde olduklarını açıkladı.
Ya tam bağımsızlık, ya da manda hakkında karar verilmesi konusunu komisyona havale etmek isteyen M. Kemal Paşa’nın görüşü reddedilerek, İsmail Fazıl Paşa’nın önerisi ile kongre genel kurulunda görüşülmesi uygun görüldü.
Manda taraftarı olan Bekir Sami Bey, İsmail Hami Bey ve İsmail Fazıl Paşa manda konusunun oylanarak bir an önce kabul edilmesi için ısrarlarını sürdürdüler.
Mandayı savunanlara kızan Hoca Raif Efendi (Erzurum) söz aldı:
… İstiklâliyet ile manda arasında ne fark vardır? Daha doğrusu manda tabirini kullandığımız zaman artık istiklâliyet tabirini kullanmayacaksak, mandayı kabul etmemeğe burada karar verelim… Hami Bey ve Bekir Sami Bey biraderlerimizin istiklâl aleyhindeki sözlerinden anlıyorum ki, kendileri manda ile istiklâliyeti birbirine karıştırıyorlar. Zannedersem “mandayı kabul edelim, istiklâlden bahsetmeyelim!” demek istiyorlar… Bendeniz fikrimce manda tabirini kullanmakla istiklâli kullanamayacağımızdan her halde bu manda tabirini reddetmeliyiz!
İsmail Fazıl Paşa söz alarak, Raif Hoca’nın iddialarını reddederek, “Böyle anlaşılıyorsa kendimizi vatan haini sayarım” dedi ve manda savunmasını sürdürdü.
Refet Bey, manda tartışmalarının en uzun konuşmasını yaptı. Özetle:
Mandanın bağımsızlığı yok etmeyeceği gerçeği ortada iken, bazı arkadaşlarımız bir takım görüşler ileri sürüyorlar. Onun için her şeyden önce mandanın ne olduğu anlaşılmalıdır. Bununla birlikte daha mandadan söz etmeden önce, düşünceleri gıcıklayan bu muhtırada bu deyimin ne şekilde anlaşılmış olduğunu bilmek gerekir. Fazıl Paşa Hazretleri “bağımsızlığı korumak şartıyla manda” buyuruyorlar. Hami Beyefendi tarafından verilmiş olan rapor iki bölüme ayrılıyor. Bir gerekçe bölümü var, ondan sonra bir de mandanın ne olduğunu anlatan bölüm var. Manda meselesini buradaki görüş açılarından değerlendirebilmek için önce bir noktayı anlamak isterim. Bu rapor metni genel kurulda görüşülmeye sunulmuş mudur, sunulmamış mıdır?
İsmail Fazlı Paşa:
Yanlış anlaşıldığı için biz üçümüz (Fazıl Paşa, Hami Bey ve Bekir Sami Bey) bu raporu geri çekiyoruz. Keenlemyekûn addettik. (hiç vermemiş saydık)
(Bu muhtıra – ya da raporun – müsveddesi ve temize çekilmişi kendilerinden kalmıştır.)
Bu fırsatı yakalayan Mustafa Kemal Paşa, Başkan sıfatıyla:
Muhtıra istirdat olunmuştur (rapor geri alınmıştır) demesine rağmen, Refet Paşa madde lehindeki uzun konuşmasına devam etti.
Atatürk, Nutuk’u hazırlarken, Cumhurbaşkanlığı kitaplığındaki Sivas Kongresi tutanaklarından yararlanmıştır. Bu hazırlık incelemesi sırasında, tutanaklarda geçen bazı cümlelerin altını kırmızı kalemle çizmiştir. Refet Bey’in konuşma metnindeki altı çizili satırlar:
… Bizim Amerika mandasını tercih etmekten maksadımız… Bir de diyelim ki biz haricî ve dahilî bir istiklâli tâm isteriz! Fakat acaba kendi başımıza yapabilecek miyiz, yapamıyacak mıyız? Ondan evvel, acaba bizi kendi başımıza bırakacaklar mı, bırakmayacaklar mı?… Allah muhafaza buyursun, eğer İzmir Yunanistan’dan vapurla asker getireceği hâlde acaba biz Erzurum’dan hangi şömendöferlerle (trenle) nakliyatımızı yapabileceğiz. Binaenaleyh Amerika mandası herşeyden evvel bir kefil ve müzahir bulmak için lazımdır; şimdiye kadar ne çektiysek, hep İngiltere’den çektik. Bu sebeple İngiltere’nin elinde oyuncak olmak için herhâlde onun rakibi olan Amerika’nın mandasına muhtacız… Eğer bu maruzatımla müzakeratı atiye için bir mukaddime yapabildimse müteşekkirim.
Bu konuşma delegeler üzerinde o kadar etkili olmuştu ki, oylamaya geçilmesi durumunda manda kararı çakacağından kaygılanan Mustafa Kemal Paşa:
On dakika istirahat edelim efendim diyerek oturuma ara verdi.
Salondan çıkılınca koridorlarda özel tartışmalar başladı. İsmail Fazıl Paşa ve Bekir Sami Bey, Paşa’nın yanına gittiler. Diğer delegeler küme küme manda meselesi üzerinde tartışmayı sürdürdü. Delegelerin bir kısmı Paşa’nın odasına giderek fikir ve yorumunu soruyorlardı.
Paşa saatine baktı:
Vakit gelmiş, çıngırak çalınsın!.. dedi.
Artık manda aleyhinde konuşmanın zamanı gelmişti. İlk sözü Bursa Delegesi Ahmet Nuri Bey aldı ve ateşli bir üslup kullanarak manda aleyhinde konuştu:
Kendimizi bütün bütün aciz ve meskenet içinde kalmış görerek, bizi kurtarın diye şuna buna yalvarmak gibi bir zillete bu millet tahammül edemez. Ya ölürüz ya istiklâl-i tâm sahibi oluruz. diyerek teknik olarak mandayı irdeledi ve manda lehinde söylenen sözleri uzun uzadıya reddetti.
Ahmet Nuri Bey’in bu konuşmasına Hami Bey cevap verdi. Özellikle şu cümleleri dikkat çekiciydi:
…İzzet Paşa’yı ziyaret eden Amerikan Heyeti Anadolu’daki millî teşkilatın Türk Milleti’ni temsil ettiğine inanmaktadır, eğer Erzurum ve Sivas Kongreleri Amerikan mandasını isterse, Amerika’nın da Osmanlı mandasını kabul edeceğini söylemişlerdir. İzzet Paşa ise bu milletin savaş gücünün kalmadığını belirtmiştir…
Tekrar söz alan Vasıf Bey farklı bir şey söylemiyordu. Öz olarak diyordu ki:
Bizi İtilaf devletleri bağımsız bir devlet olarak tanısa bile, biz müzaherete muhtacız. İngiltere’yi kendimize düşman, Amerika’yı ehveni şer sayıyorum. Amerika temsilcisine bir mektup yazarak Amerika’ya gizlice bir heyet gönderebilmek ve görüşmelere girişmek için emrimize bir torpido tahsis edilmesini isteyebiliriz.
Reis Paşa’nın: Vakit çok gecikti. Yarın saat ikide (14.00) toplanılmak üzere celseyi tatil ediyorum sözleriyle manda tartışmaları kongre salonunda sona erdi ama değişik yerlerde bütün gece sürdü.
MANDA İSTEKLERİNE KARŞI BİR TÜRK GENCİNİN HAYKIRIŞI
[ 8 – 9 Eylül 1919 (gece) ]
Mustafa Kemal Paşa’nın odası 8/9 Eylül gecesi her zamankinden kalabalıktı. Özellikle Denizli delegeleri olan Necip Ali, Yusuf Beylerle, Şeyh Fevzi Efendi, Hikmet, Osman Nuri, Ahmet Nuri Beyler lise binasında delegelere ayrılan koğuşta kaldıklarından, onların da katılımıyla Paşa’nın odasında toplananların sayısı çoğalmıştı.
Mustafa Kemal Paşa etrafındakiler hitaben:
İstanbul’dakiler ve buradakiler nevmid (ümitsiz) ve hasta insanlardır. Ecnebi işgal etkisi altında cesaret ve ümitlerini kaybetmiş olmanın verdiği teessürle ve marazi (hastalıklı) bir haleti ruhiye içinde hareket ediyorlar. Bunun başka türlü izahı yoktur.
Bir milletin istiklâl hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabiî ne tasavvur edilebilir? Şerefsiz, istiklâlsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayanı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır? dedi. Delegeler de konuşuyor, manda aleyhinde söz ediyorlardı.
Hikmet ismindeki Askeri Tıbbiye öğrencisi, Sivas Kongresi’nde, öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak bulunuyordu. Aralarında topladıkları para ile onu Sivas’a göndermişlerdi. Heyecanlı, atak bir gençti.
Gece, Paşa’nın odasında Hikmet Bey de vardı. Gündüz yaşanan tartışmaların etkisiyle olsa gerek titriyordu. Sanki birdenbire ateş ve heyecan kesilmiş olarak, yüksek sesle:
Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz. Farzı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz. diye bağırdı.
Bu gencin yürekten kopup gelen bu sözleri karşısında orada bulunanların gözleri yaşarmıştı. Mustafa Kemal Paşa da duygulanmıştı. Heyecanlı bir sesle:
Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin dedi. Sonra Hikmet Bey’e dönerek:
Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekaliyette (azınlıkta) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl, ya ölüm.
Tıbbiyeli genç, hemen yerinden fırladı:
Var ol paşam… diyerek Mustafa Kemal’in elini öptü. Mustafa Kemal, kongreye aydın Türk gençliğinin ve tıbbiyenin temsilcisi olarak üniformasıyla katılan bu yiğit delikanlının alnından öptü:
Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır. dedi.
9 Eylül günkü manda tartışmalarına Rauf Bey damgasını vurdu. Sivas’a gelmeden kesinlikle manda fikrine karşıydı. Sivas’ta ki gelişmeler onu da bir ölçüde etkilemişti. İçinde bulunulan şartlara değindikten sonra manda tartışmasına çözüm getirecek formülü ortaya koydu:
Amerika’da yıllardan beri aleyhimizde yapılmakta olan olumsuz yöndeki propagandaların doğurduğu düşünce akımını düzeltmek için, her şeyden önce Amerikan Kongresi’nden memleketimizi inceleyerek ve gerçeği görecek bir heyet davet edin. Telgraf yazarak heyet davet etmekliğimizi teklif ediyorum. dedi. Kongredeki gergin hava dağılmıştı. Bu görüş, kongre tarafından oy birliğiyle kabul edildi.
Böylece hem manda istekleri gömülüyor, mandanın bir korumacılıktan ibaret olup olmadığı açıklığa kavuşturuluyor, hem de birazcık olsun mandayı savunanlar da tatmin edilmiş oluyordu. Zaman herşeyin ilacıydı. Birliği bozmamak gerekiyordu. Manda sorunu bu vadiye girdikten sonra önemini ve değerini kaybetmiş oluyordu.
Genel Kurulda manda tartışmaları yaşanırken Mustafa Kemal soğukkanlığını hep korumuş ve temkinli davranmıştır. Yeni başlamakta olan millî teşkilâtlanmayı bozarak, birilerini karşısına almak istemedi. Mandayı savunanların mevcut durumun ümitsizliğinden böyle hareket ettiklerini biliyordu ve vatanseverliklerin-den emindi. Sonucun bu şekle bağlanmasıyla manda sorunu sürüncemeye bırakılarak eritilmiş oluyordu. Zaman, gerçekleri bütün manda yanlılarına gösterecekti…
SİVAS KONGRESİ KARARLARI
(Aslından kısaltılmış ve sadeleştirilmiştir)
1. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı gün, henüz işgale uğramamış vatan toprakları bir bütündür, birbirinden ayrılamaz. Bu topraklarda yaşayanlar öz kardeştir. (Misak-i Millî )
2. Kuvayı Milliye’yi tek kuvvet tanımak;millî iradeyi egemen kılmak temel ilkedir.
3. Her türle işgal ve girişime karşı, millet birlik olarak elbirliği ile kendisini savunacak ve direnecektir.
4. Hıristiyan azınlıklara siyasi egemenliğimizi, toplumsal dengemizi bozan ayrıcalıkların verilmesi kabul edilmeyecektir.
5. İstanbul Hükümeti, dış bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını bırakmak zorunda kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü önlem ve kararlar alınmıştır. (Geçici bir hükümet kurulması)
6. Vatan toprakları üzerinde tarihi, sosyal, dini haklara ve coğrafi bütünlüğümüze uyulması, buna aykırı davranışlara son verilmesi ve böylece adalet ve hukuka dayalı bir karar alınmasını bekleriz.
7. Devletin bağımsızlık ve bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, topraklarımızı ele geçirmek isteği olmayan herhangi bir devletin ekonomik, teknik ve sanayi yardımlarını memnuniyetle karşılarız. Adaletli ve insancıl maddeleri içeren bir barışın da hemen yapılması, insanlığın rahatlığı ve dünyanın esenliği adına en büyük ve millî ülkülerimizdendir.
(Manda ve himaye kabul olunmaz)
8. Millî iradeyi temsil etmek üzere Millî Meclis’in (Osmanlı Mebuslar Meclisi) derhal toplanması ve hükümet kararlarının meclisin denetimine sunulması gerekmektedir.
9. Aynı amaç ile millî vicdandan doğan dernekler ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ adı altında birleştirilmiştir.
10. Kutsal amacı ve genel teşkilatı yönetmek için Kongre tarafından bir Heyet-i Temsiliye seçilmiştir.
SİVAS KONGRESİ SONUÇLARI
• Bütün millî dernekler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirildi.
• Manda düşüncesi reddedilerek millî bağımsızlık benimsendi.
• “Millî irade” ve “millî egemenlik”, millî bağımsızlığın gerçekleştirilmesinin temel kavramları oldu.
• Her türlü işgal ve girişime karşı Anadolu’nun el birliğiyle kendisini savunacağı ve direneceği ilan edildi.
• Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin açılmasına zemin hazırlandı ve Misak-ı Millî kararlarına öncülük edildi.
• Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında seçilen onaltı kişiden oluşan Heyet-i Temsiliye siyasi mücadelenin yönetimini üstlendi.
• Sivas Kongresi ve Heyet-i Temsiliye, TBMM’ye ve Cumhuriyet’e geçişin esasını oluşturdu.
• İrade-i Milliye Gazetesi çıkarıldı ve bu gazete Millî Mücadelenin yayın organı oldu.
• Yürekli bir şekilde alınan ve büyük bir azimle uygulanan bu kararlar sonucunda kesin bir zafer elde edildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu gerçekleştirildi.
MİLLÎ MÜCADELE’NİN TEK KADIN DERNEĞİ
SİVAS ANADOLU KADINLARI MÜDAFAA-İ VATAN CEMİYETİ
Sivas Kongresi sonrası, Mustafa Kemal’in henüz Sivas’ta bulunduğu bir sırada Sivaslı vatansever kadınlar bir araya gelerek Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adıyla bir dernek kurdular.
28 Kasım günü Nümune Mektebinde yapılan bir toplantıdan sonra, valiliğe resmen başvuruda bulundular ve 9 Aralık 1919 tarihli Valilik yazısıyla kuruluş onayını aldılar.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşu Mustafa Kemal Paşa’ya bildirildiğinde:
Maksat vatanı müdafaadır. Bu teşebbüsün birinciliği şerefini kazandıkları için Sivaslı hanımefendileri tebrik ediyorum diyerek bu girişimden duyduğu mutluluğu dile getirmiştir.
Türk kadınının Millî mücadeleye büyük kararlılıkla katılışını gösteren en önemli olay, merkezi Sivas’ta olmak üzere kurulan bu dernektir.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin Melek Reşit Hanımın başkanlığı altında 800 üyesi vardı. O günkü illerin idari genişliğini dikkate alırsak, 14 merkezde şubelerinin olması bu kadın derneğinin önemini ortaya koymaktır. Genel merkezi Sivas olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin şubeleri: Kangal, Viranşehir, Kayseri, Eskişehir, Kastamonu, Erzincan, Amasya, Pınarhisar, Burdur, Konya, Yozgat, Bolu, Aydın, Niğde.
Savaş şartlarında kimsesiz kalmış olan kadın ve çocuklara maddi ve manevi destek veren bu vatansever Sivaslı kadınlar, cephedeki askere kıyafet diktiler. Aralarında para toplayarak maddi desteklerde bulundular. Yabancı devlet başkanları ve eşlerine gönderdikleri yazılarla, işgaller karşısında kadın ve çocukların uğradığı zulümleri protesto ettiler. AyrıcaPadişaha, İstanbul Hükümetine, bazı kuruluşlara, yabancı devlet temsilcilerine, (Ulusal haberlere uygulanan sansüre göz yuman) Osmanlı basın kuruluşlarına protesto telgrafları çektiler.
Bütün faaliyetleri İrade-i Milliye ve Hakimiyeti Milliye gazetelerinde yer alan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Milli Mücadele tarihimizde haklı, onurlu ve ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur.
( 18 Aralık 1919 )
17 Aralık günü bir genelge ile Heyet-i Temsiliye’nin İstanbul’a yakın bir yere gideceği bildirildi. Bu yer Ankara’ydı.
Heyet-i Temsiliye Ankara’ya gidecekti ama Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları yine parasız, otomobilleri benzinsiz, lastiksizdi.
Para sıkıntısı, Mazhar Müfit Kansu’nun kendi adına Osmanlı Bankası’ndan bin lira borç alması ile çözümlendi; Altı teneke benzin ve iki çift iç-dış lastikler Amerikan Okulu Müdiresinden sağlandı. Okul Müdiresi bütün ısrarlara rağmen para kabul etmedi. Bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa, Mazhar Bey’e rica ederek, alınan malzemelerin listesini ve ısrarlara rağmen para alınmadığını gösterir bir belge düzenlenerek, imza ettirilmesini istedi. Mustafa Kemal, Mazhar Bey’e bu parayı birlikte ödemelerini şart koştu.
Yoğun hazırlıklar yapıldı, Doktor Refik Bey, ecza sandıklarını toparlarken; Cevat Abbas Bey’de otomobillerle ilgilendi.
Hareket günü gelir çatar. Sabah sekizde yüzbaşı Bedri Bey’le bankaya giden Mazhar Müfit Bey, ‘Bitlis Valii sabıkı’ imzasıyla bir senet düzenlettirir. Bedri Bey de ‘tüccardan’ diye kefil olur. Böylece gidecekleri günün sabahı bin lirayı alırlar. Lise binası önüne geldiklerinde saat dokuza beş on dakika kalmıştır ve hareket etmek üzeredirler. Otomobillere binerler. En önde Hüsrev Bey, Mazhar Müfit Bey, Yüzbaşı Bedri ve Hakkı Behiç Beylerin bulunduğu otomobil, sonra Paşanın ve arkasından Heyet-i Temsiliye’den bazı kişilerin otomobilleri, tam dokuzda, karargah olan Mekteb-i Sultanî’nin önünden hareket edildi.
Tarih 18 Aralık 1919, Perşembe sabahı saat dokuz.
Kongre binasının önünde binlerce halk toplanmıştır. Birçok kişi de at ya da araba ile Millî Mücadele yolcularını birkaç saat takip edip uğurlar. Karlar içinde, Sivaslıların candan sevgi gösterileri arasında üç otomobille yola koyulurlar. Paşa, Sivas halkını sürekli selamlamaktadır.
Hava çok soğuk, yerler karla kaplı, bir taraftan da kar yağmaktadır. Otomobiller üzeri açık olduğundan kar içine dolmaktadır. Köprübaşında diğer kişilerle de vedalaşırlar. Saatte ancak yirmi, yirmi beş kilometre hızla yola devam edebilmektedirler.
Mustafa Kemal Paşa, Sivas il sınırını geçerken Vali Reşit Paşa’nın şahsında Sivaslılara telgrafla veda eder:
Vilayetiniz hududunu geçerken Sivas’ta hakkımızda ibraz buyurmuş olduğunuz mihmannuvazlığa ve kıymettar muavenetlerine bir kere daha arzı minnettarî eylemeği bir vazife addederek cümleten takdîmi ihtiramat eyleriz. Mustafa Kemal.
(Vilayetiniz hududunu geçerken Sivas’ta hakkımızda göstermiş olduğunuz misafirperverliğe ve kıymetli yardımlara bir kere daha hep birlikte minnetlerimizi ve saygılarımızı sunarız.)
2 Eylül 1919 günü Sivas’a gelen Mustafa Kemal Paşa, 18 Aralık 1919 günü Ankara’ya gitmek üzere böyle uğurlandı.
Sivaslılar, 108 gün süre ile Millî Mücadeleye merkezlik yapmış olmanın mutluluğunu yaşadı. Yaşamaya devam etmektedir.
SİVAS 108 GÜN MİLLÎ MÜCADELE MERKEZİ OLMUŞTUR
(2 Eylül – 18 Aralık 1919)
Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye, 2 Eylül 1919 günü geldikleri Sivas’ta 108 gün kaldıktan sonra, 18 Aralık 1919 günü Ankara’ya hareket etmişlerdir.
Bu 108 gün boyunca Sivas Millî Mücadele merkezi olmuş, Sivaslılar bütün içtenlikleriyle bu kutlu konuklara ev sahipliği yapmış ve önemli bir çok tarihî olay bu süreçte yaşanmıştır.
108 GÜN KRONOLOJİSİ
108 GÜN ÖNCESİ ÖNEMLİ GELİŞMELERİN KRONOLOJİSİ
-Mayıs 1919 öncesi – Vilayet-i Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-u Millîye Cemiyeti Sivas Şubesi’nin kurulması.
-17 Mayıs 1919 – Sivas’ta İzmir’in işgalini protesto Mitingi (1.)(Şehir Meydanında)
-22 Mayıs 1919 - Sivas'ta İzmir'in işgalini protesto Mitingi (2.) (Şehir Meydanında)
-4 Haziran 1919 – Sivas’ta İzmir’in işgalini protesto Mitingi (3.) (Ulu Cami Çevresi)
-11 Haziran 1919 – Reşit Paşa’nın Sivas Valiliği Görevine Başlaması.
-27 Haziran 1919 – Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a giderken Sivas’a uğraması.
108 GÜN KRONOLOJİSİ
-2 Eylül 1919 – Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’a gelmesi.
-3 Eylül 1919 – Mazhar Müfit Kansu’nun Sivas halkının nabzını tutması.
-4 Eylül 1919 – Sivas Kongresi’nin açılması.
-
Başkanlık divanının seçimi.
-
Kongre delegelerinin tek tek yemin etmesi.
-
Çeşitli komisyonların kurulması
-
Sivaslıların Kongreye dinleyici olarak katılım başvurularının görüşülmesi.
-5 Eylül 1919 - Padişahın Kurban Bayramını kutlama telgrafı metninin görüşülmesi -6 Eylül 1919 - Kurban Bayramı - Kongre bugün tatil edildi. -7 Eylül 1919 - Kongreye gelen telgraflar ve verilecek cevaplar görüşüldü.
-
Erzurum Kongresi kararları üzerinde görüşmeler.
-
Refet Bey'in (Bele) Sivas'a gelişi ve Kongreye 'Heyet-i Temsiliye'den Refet Bey' şeklinde tanıtılması
-8 Eylül 1919 - Manda Muhtırası görüşmelerinin başlaması, manda lehinde konuşmalar. -8/9 Eylül 1919 - Askeri Tıbbiye Temsilcisi Hikmet ile Mustafa Kemal arasındaki Manda üzerine konuşma -9 Eylül 1919 - Manda aleyhinde Konuşmalar ve Manda tartışmalarının sonu. -9/10 Eylül 1919 - Kongre kararı ile Ali Fuat Paşa'nın Batı Cephesi Kuvayı Milliye Genel Komutanlığına atanması -10 Eylül 1919 - ABD Kongresi'ne gönderilecek mektup ve kongre sonuç bildirisi ile ilgili görüşmeler. -11 Eylül 1919 - Heyet-i Temsiliye'ye yeni altı üyenin seçimi (9+1+6) ve masraflarının karşılanması üzerine görüşme.
-
İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılması kararına varılması.
-
12 Eylül günü Ulu Cami'de halka seslenecek isimlerin belirlenmesi.
-
11 Eylül akşamı vali ve Kolordu Komutanının teşekkür için davet edilmesi ve diğer davetlilerin akşam yapılacak olan umumi görüşme için çağırılmasına karar verilmesi.
-12 Eylül 1919 - Cuma Namazı ardından Ulu Cami'de toplanan Sivas halkına kongrece belirlenmiş isimlerin konuşma yapmaları.