Reklam
Reklam

“Özgürlük Eğitimi”

blank
Özgürlük Eğitimi
blank
x - Büyük Sivas

Berat Demirci’nin "Özgürlük Eğitimi" isimli köşe yazısı;

"Özgürlük Eğitimi"

Okul, icat edilen bir şeydir; herkesi alabildiğine tek tipleştirmek, yegâne görevidir. Bir beyin yıkama mekanizması olarak daha iyisi icat edilemezdi. Endüstri alanındaki devrimden sonra en büyük devrim okul sayılabilir. Kafesin içerisindeki kuşun özgürlüğü, onu bağımlı kılar. "Yetişkinlerin otoritesinden kurtulmakla çocuk özgürleştirilmiş olmaz; çok daha ürkütücü bir biçimde çoğunluğun zalimliğine, maruz bırakılmış olur!" sözleri, modern totaliterliğin, çelik zırhlı kafesini çok iyi özetler. Özgürlüğe aday olan insanın, özgürleşmesini sağlamak(!) için önce avlanması zorunluluğu; modernitenin eğitim anlayışının ve uygulamasının esasıdır. Yani durum, matematikten sınıfta kalmaktan daha vahimdir. Çok çok başarılı olanların daha konforlu kafeslere yerleştirildiği bir yerkürede yaşadığımız hesaba katılırsa...

Hayatının kısm-ı azamı üniversitede geçmiş biri olarak, aile otoritesinin -artık her ne kadarsa- erişemeyeceği mekanlarda “özgürlük eğitimi” verilmemiş gençlerin hâlini az çok bilenlerden sayılırım. Elinin önünü arkasını bilmeyen ama urbasına bakınca yetişkin gibi gözüken çocukların, özgürlüğün ne işe yarayacağını öğrenebileceği tek yol ve yer ailedir. Ailenin ise nüfus artışını sağlama görevi henüz yerindedir; her yerde çocuk fabrikası yoktur meselâ. Kadının çok çocuk üretince daha saygın varlık sayılışından, prototipleri hazır bir tür kuluçka makinesine geçişte zorluk çekileceğini düşünmüyorum. Çünkü ailenin nesli tazeleme ve devam ettirme işlevi de farklı statülerin devreye girmesiyle çok ciddi risk altındadır. Güncel özgürlük talepleri, ailenin azala azala tek işlevli hâle getirilişinin işaret fişekleridir. Çocuk açısından esaslı mesele: Yaşla tayin edilen “rüşt”ün, mevcut durumda tam bir hukukî tutarsızlık içinde oluşudur. Reşit olmanın “neye göre” tayin edileceğine dair ya bir ölçü yoktur yahut varsayılan ama uygulanmayan ölçüler söz konusudur. Cinsel erginlikle sosyal sorumluluğun aynı anda yürüdüğü günlerde değiliz.

Baştan ayağa ve güya rasyonelleştirilen dünyada ömrünü tüketen insana, aklını kullanmaması gereken bir özgürlükler pazarı kurulmuştur. İradenin tek seçeneği tabi olmaktır, çünkü eldeki seçenekler zaten hür aklın(!) ürettikleridir; ayrıca zahmete gerek yoktur. Tepe tepe legal özgürlüklerini kullananın, aslında tepile tepile kullanıldığını anlamak; mevcut dünyada sorumluluk sahibi olmanın ön şartıdır.  Bu noktada alışıla gelmiş ve varmış gibi davrandığımız bütün sosyal roller değişmiştir.

Pazarın sunduğu özgürlük mallarını alt tabakalardan daha fiyakalı bir biçimde kullanan ve tüketen epistemik, siyasi, iktisadi seçkinler; mevcut dünya sisteminin/özgürlükler kafesinin garantörleridir. Çünkü modern yönetim biçimi de onların kafesidir. Uzun vadeli sorumluluk taşıyamazlar, riske giremezler, birbirlerinin varsa kara izlerini örterek ve aklayarak yaşamaya memurdurlar.

Çoğunluk zalim midir?

Evet...

Ama zalimlikleri de asaleten değil, vekâletendir; lime lime edilen insanın zalimlikle itham edebileceği “hiçbir özel şahsiyet” de yoktur. Akla gelebilecek her alanda özgürlük üreten “akıllı pazarlar”ın zalimlikte vekilidir çoğunluk. Önce bu dünyada “Hakkı söyleyen bir azınlık” var mı yok mu ona bakmak lazım. Özgürlüğe aday olan insan için tek özgürlük: Hakk´ı söylemektir. Gayrısı, insanla/insanlıkla ilgili değildir. Yolcunun özgürlüğü, olsa olsa üslup ve tavır ile ilgili olabilir. Üslup ve tavırlar aynı yolda birleşmiyorsa, özgürlüğe aday kimse/kültür yoktur. Tersine yolda gözüken ama birbirini yol dışı niyetlerle çelmelemek için yarışan bir aldatıcı hareketlilik vardır. Bir yolun açıklığı, kalabalık oluşu seyahat edenlerin çokluğuna delil değildir. Özgürlük eğitimi, insanın özgürleşmesini sağlamayı hedeflemekle başlar. Bu, -mevcut iletişim diliyle söyleyecek olursak- devrimci bir hedeftir; başka türlüsü de olamaz. İğne ile kuyu kazmak bile, böylesi bir devrim için çok hızlı hareket etmektir.

Devamı gelmesi gereken bir şeycikler söylemiş olabilirim ama çoğu konuda sükût geçmek evlâdır. Ucundan kulağından legal yahut yarı legal yapılaşmalara bulaşmak bile artık netameli bir hâl almıştır. Şu an okuma listemin başında ama henüz başlamadığım Hüsn ü Aşk´ı yeniden okumak için fırsat arıyorum. Altı aydan önce bitirmek yüksek bir performans gerektirecektir. Hayır! Daldan dala konmadım. Mevzuyla doğrudan alakalıdır.

Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

Şenay Şimşek Haber Editörü
blank
blank

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
Lütfen Arayın

0544 433 1 555