

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, özellikle gece uykularını kabusa çeviren Huzursuz Bacak Sendromu hakkında önemli bilgiler verdi.
Huzursuz Bacak Sendromu uykusuz bırakıyor!
Günlük yaşamı ve uyku düzenini doğrudan etkileyen bu sendrom, zamanla depresyon ve dikkat bozukluğu gibi daha ciddi sorunlara da yol açabiliyor.
Gece bacaklarınız mı huzursuz? Dikkat!
Huzursuz Bacak Sendromu; istirahat halindeyken ya da uyku sırasında bacaklarda hissedilen ağrı, karıncalanma, kramp, kaşıntı ve yanma gibi şikayetlerle kendini gösteriyor. Bu semptomlar sadece bacaklarla sınırlı kalmayıp, vücudun diğer bölgelerinde de görülebiliyor.
Genetik olabilir, ama birçok nedeni var
Sendromun genetik kökenli olabileceğini belirten Doç. Dr. Ahmet İnanır, diyabet, gebelik, tiroid hastalıkları, romatizmal rahatsızlıklar, demir eksikliği, vitamin ve mineral yetersizlikleri, sigara ve alkol tüketimi gibi pek çok faktörün bu tabloya zemin hazırlayabileceğini ifade etti. Kadınlarda daha sık görülen sendrom, erkeklerde ve hamilelik dönemlerinde de ortaya çıkabiliyor.
Tanısı hastanın ifadesine göre konuluyor
Görüntüleme ya da kan testleriyle kesin tanı konulamayan bu sendromda en önemli tanı kriteri, kişinin bacaklarını hareket ettirme isteği ve bu hareketin şikayetleri azaltması. Hastalar, bacaklarında "karınca geziyor", "kaslar mengene gibi sıkılıyor" ya da "gece ağrı makinesi çalışıyor" şeklinde şikayetlerini tarif ediyor.
Tedavi hem altta yatan nedeni hem semptomu hedef almalı
Tedavi edilmeyen hastalarda sosyal izolasyon, konsantrasyon bozukluğu ve depresyon gibi ciddi sorunlar görülebiliyor. Hafif vakalarda egzersiz, masaj, sıcak/soğuk uygulamalar, yaşam tarzı değişiklikleri fayda sağlayabilirken, ağır vakalarda dopamin düzeyini artıran ilaçlara başvuruluyor.
Doç. Dr. İnanır, özellikle B12, D vitamini ve magnezyum eksikliklerinin giderilmesinin ve kahve, çikolata, alkol ile sigara gibi tetikleyicilerin bırakılmasının önemine vurgu yaptı.
Modern yöntemler umut veriyor
Hastalığın tedavisinde sadece ilaçlara değil; Nöralterapi, Manuel terapi, Proloterapi, Kupa terapi, Kinezyolojik bantlama, Ozon terapi ve rejeneratif tedavi gibi bütüncül yöntemlere de başvurulması gerektiğinin altını çizen İnanır, “Tedavi, hastanın şikayetleri tamamen geçene kadar sürdürülmelidir” dedi.
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler





