
Pandeminin ilk günlerinde, aniden azalan üretim ve trafik sayesinde, dünyanın orasında burasında havanın ve suyun kalitesindeki gelişime dair raporlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Şehirlerin ıssız sokaklarında gezinen dağ keçileri ve yaban domuzlarının, İstanbul Boğazı’ndaki hayat dolu yunus sürülerinin görüntüleri dolaşıyordu. Bazıları asılsızdı, ama hepsi de insan-hayvan ilişkilerindeki bir tür dengesizlikten kaynaklanan bozulmanın doğa lehine bir düzeltmeyle sonuçlanabileceği fikrine işaret ediyordu.
Geleceğin İnekleri Biz Miyiz?
Sanal gerçeklik gözlüğü takan bir inek trajik olduğu kadar komiktir. Bizim yabancılaşmış geleceğimiz hakkındaki kehaneti bakımından bu durum elbette korkutucudur.
Peki, bu durum bizim deneyimimizden ne kadar farklı? Duygularımızın kaydının tutulmasına izin veriyoruz. Biyolojik geribildirim makinelerinde oturum açıyoruz. İzlenmek ve takip edilmek için kaydoluyoruz. Reklamcıların bizi sürekli izlemesine, haritacıların koordinatlarımızı saklamasına izin veriyoruz.
Duygularımız sürekli güneşli göklerin altında salınıp dururken, bir matrisin içinde olduğumuzu bile bilmeden inekler gibi makineler tarafından oynatılabilir miyiz?
Reddedilenler, işsizler ve lüzumsuzlar, bakım evlerinde asgari düzeyde etkileşime girdiklerinde, dünyanın güzel bir süt ve bal diyarı olduğunu düşünerek aldatılacaklar mı? Dijital diktatörlüğün yeni otlaklarında, yakın gelecekte bağlanmış halde eğlenebileceğiz. buındle
Büyük Sivas Haber
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler




