

Aşk gök kubbenin altındaki en büyük sır, erkekleri adam, adamları şair eden bir büyü…
Emre Poyraz'dan "Aşk Kırmızı'dır" Adlı Köşe Yazısı
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın rüyalarını süsleyen Leyla’sı
Atilla İlhan'ın aşk şarkıları yazdığı Müjgân’ı
Sıtkı Erdoğan'ın gizemli Maria’sı
Abdürrahim Karakoç'un erişilmez Mihriban'ı
Sezai Karakoç’un Mona Roza’sı
Cemal Süreya’nın Zühal’e mektupları,
Nazım’ın Piraye’si ve daha niceleri… Nice adamlar şair olmuştur aşkla.
Züleyhaaşkından öyle bir hale gelmişti ki çörek otundan hurma ağacına kadar her şeyin adı Yusuf’tu onun için.
Herkesin hayatı kendi rengindedir. Her duygunun rengi farklıdır.Aşkın rengi ise kırmızıdır.
İnsanın insana bu dünyada verebileceği en ulviduygu da bize ölümsüzlük şarabı içiren de aşktır.
Bizi harekete geçiren, tekâmüle ulaştıran; kendimizi, ruhumuzu, tutkularımızı keşfetmemizi sağlayan, iki yolu kesiştiren, kesiştiği yerde de birleştiren, Mesneviyi Mevlana’ya yazdıran, Mimar Sinan’a Selimiye’yi yaptıran, kuşu sevgiliye uçuran, aşığı maşuka kavuşturan, Veysel’in gözünü açan aşktır…
İnsan sadece yüreğiyle gerçeği görebilir. Eskiler derler ki seven kalpler arasında kelimelere gerek yoktur.Kalpten kalbe uzanan bağlar her şeyi anlatmaya yeter. İnsan gerçek duyguları akıl süzgecinden değil,gönül süzgecinden geçirdiği zaman anlayabilir.
Hayat zorluklarla dolu olsa da insanın kalbi kolay kolay kirlenmez.Kirlendiği zannedilen kalplerin arkasında bile kimsenin değmediği dokunamadığı güzellikler vardır.Sadece o ruha dokunmak gerekir. Rab, insanın içine berrak bir kalp yerleştirmiştir. Bu tertemiz kalbi kirletmek için insanın özellikle kötülüğü tercih etmesi gerekir.
Aşk ile alırsak nefesimizi, o nefes kıyamete kadar sönmesin isteriz. Aşkla tutar insanın mayası. Bizi ölümden korkutan en büyük his yine bu dünyada bulduğumuz aşk değil midir? Ama gerçek sevgiyi bilen ölümden korkar mı hiç? Aşk kişinin sandığın kadar değil, yandığın kadardır. Gerekirse bir ömür boyu vuslat için beklemektir.Bazen de beklemeyi vuslattan önde tutmaktır.
Mesele çok sevmek değil hep sevmek
Sevmeyene karınca bile yük, sevene filler karınca, dağ bile taşır insan âşık olup inanınca, demiş Şems-i Tebriz-i.
Aşk vermektir, almak değil.
Susmaktır, konuşmak değil.
Yanmaktır, yakmak değil.
Aşk sabretmektir, bir zerrenin içinde güneşi görmek, bir yağmur damlasına sığınmış denizdir. Bu dünyadan olamayacak kadar güzel ama aldığın nefes kadar tanıdıktır.
Aşkını vermek dediğin canını vermek gibidir. Canını verirsin, alışveriş yapmazsın bir şeyler isterken bir şeyleri feda edersin.
Peri kızları kıskanır aşkın güzelliğini, güneşin aydınlığı sönük kalır aşkın gölgesinde. Sevgili ay yüzlü olduğu için değil, ay sevgilinin suretine büründüğü için güzeldir sevenin gözlerinde…
Bana aşk nedir diye sorarsan, içinde güzellikten başka bir şey barındırmayan varlık sebebidir derim. Aşk acı değil midir? Aşkla acı da güzeldir.
Zaman insanı değiştirmez, sevgi değiştirir.
Gülü seven dikenine katlanmaz, gülüyle birlikte dikenini de sever.
Evet seviyoruz, çünkü aşka aşığız. Bir insanın bir insana verebileceği tek şeyin aşk olacağına inanıyoruz. Kimseyle paylaşılamayacak kadar büyük bir cevher. Bu kadar kusursuz bir bedenin içinde aşktan daha yüce bir duygu var mı sence?
Büyük Sivas Haber
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

