DOLAR 32,4134 % 0.17
EURO 35,0097 % -0.26
STERLIN 41,1891 % 0.4
FRANG 35,9350 % 0.18
ALTIN 2.324,34 % 0,17
BITCOIN 2.295.388 1.624

YARGIYI YARGISIZ DÖVMEK

Yayınlanma Tarihi : Google News
YARGIYI YARGISIZ DÖVMEK

Yüksek yargının iki ismi Zühtü Arslan ve Zerrin Güngör şu günlerde en popüler dönemlerini yaşıyor. Birisi Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı diğeri Danıştay’ın. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ı 30 Ağustos resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eğilerek selamladığı ve haliyle “yargıyı teslim ettiği” iddiasıyla yıpratmaya çalışıyorlar. Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü de Chp’nin tarihini ve beklentisini ifşa ettiği için… Danıştay Başkanı Güngör siyasi bir konuya girmemeliydi belki ama sevgili Ana Muhalefet liderimiz kendileri gibi düşünmeyen ve adaleti hakkıyla tahsis etmeye çalışan tüm yargı mensuplarına ağzını doldurarak hakaret ederse, onların şerefine laf ederse tabi ki biride çıkar ve cevabı verir. Çünkü herkes bilir ki Chp tarihi “adalet”in bu ülkede nasıl işletilmediğinin ve işine gelinenin “adalet” olarak uygulandığının ispatıdır. Bilmeyenler için gerekli bilgiler kitaplarda da, internette de rahatlıkla bulunabilir.

Gündem oluşturulmak için didinilen bu konulara ilgiyi en çok sosyalist kesim ve Doğan Medya grubu gösteriyor. Özellikle her iki ismin Erdoğan ile olan fotoğraflarını öyle bir “an”ı kullanarak servis ediyorlar ki gören “ olmaz bu kadar” diyebiliyor. Sonra o resimlerin akışkan yani ekranlara yansıyan haline bakınca da bu yaygarayı koparanlara okkalı cümlelerle sesleniyorlar. Tabi o sesi duymalarına imkan yok çünkü öyle bir şartlanmışlar ve şaşırmışlar ki “nereden yakalasakta çamur atsak” modundalar. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın eğilerek(!) Cumhurbaşkanı’na selam verdiği fotoğrafını kullanarak köşesinde “adalet” dağıtan Doğan Medya Grubu’nun kalemkörleri Ahmet Hakan, Mehmet Yılmaz ve Ertuğrul Özkök gibilerine, baş parmağımı işaret ve orta parmağımın arasına alıp, yüzlerine karşı uzunn uzunnn sallayarak “sizin yapmak istediklerinizin artık toplumda karşılığı yok, küçülmüş kitlenizle birbirinizi avutun” demek istiyorum. Çünkü bu isimlerin tamamı o görüntüleri izledi ve herhangi bir eğilmenin, bükülmenin olmadığını biliyorlar. Biliyorlar ama hükümete ve Cumhurbaşkanı’na diş geçirip rantlanamayan patronlarının sözünü dinlemek zorundalar.

Zorlarına gidiyor dünya görüşü çok farklı olan insanların, onların başına Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olarak gelmesi ve 15 yıldır gitmemesi! Hele 30 Ağustos resepsiyonunda Cumhurbaşkanlı Külliyesi’nde şehitler için Kuran-ı Kerim okundu ya tamamen kudurdular ve özellikle Mehmet Yılmaz denen kalemkör köşesinden irin akıttı bu duruma. Neymiş efendim külliyede Kuran-ı Kerim okunur muymuş, bu laikliğe aykırı değil miymiş.Birde bu duruma kılıf bulmuş, Hristiyan bir cumhurbaşkanı seçilse ve Külliyede İncil okunsa bu hoş olur muymuş. Oysa ki resepsiyonlarda sabaha kadar içilmeli, en senfonik eserler dinlenmeli ve din sadece vicdanlarda yaşamalı ve Kuran-ı Kerim’de sadece camilerde okutulmalı dimi!!! Çünkü İslam bu memlekette ne kadar yaşanmazsa o kadar laik ve ilericiyiz, moderniz. Ve ne hikmetse laikliğin sadece İslam’a alerjisi var. Ve ne hikmetse İslam’a yakın olan kim varsa yönetici olursa biran evvel o makamdan indirilmeli. 15 yıldır didiniyorlar ama olmuyor, olmayacakta!

İNCE O KADAR DA İNCE DEĞİLMİŞ

Kendini halkçı ve demokratik gören ve hatta “bizim İslam ile bir derdimiz yok” diyen sevgili Chp ise kendi tarihini unutmuş gibi davrandı son dönem seçimlerinde ve referandumda. Hatta mitinglerde, grup toplantılarında ayetler okudular, Hadis-i Şerif’lerden örnek verdiler ama olmadı, bir yerde patladı bu lastik. En somut örneği ise hepimizi yaralayan Arakan’da ki zulümle ilgili. Chp’yi kurtaracağı düşünülen Muharrem İnce, vatandaş dahi sayılmayan ve sürekli zulme uğrayan kardeşlerimizi terörist ilan edip, zulmü yapanlara hak verdi. Gerçi sonrasında “benim imalarımla neyi anlatmak istediğim ortada “ diyerek yandan, yandan ilerlemek istedi yemedi!İmaya ne hacet sevgili İnce, neyi söylemek istiyorsan direk söylesene. Sen işin ima kısmındasın belki ama orada zulme uğrayan ve öldürülen insanlar var. Lütfen soyadın gibi ol ve biraz ince davran, en azından davranmaya çalış. Hadi sen onları terörist ilan ettin budistlere hak verdin, diğer vekiliniz Sezgin Tanrıkulu’nu nereye koyalım. Silahlı kuvvetlerin kullandığı Silahlı İnsansız Hava Aracıyla sivilleri öldürdüğünü iddia etti. Nedir bu Tanrıkulu’nun teröristleri koruma sevdası? Niye ülkenin yanında değilde toplu halde karşı taraftasınız. Fetöcüleri masum göster, teröristleri masum köylü diye yedir ve bunları cezalandıran yargıyı “adaletsiz” ,Silahlı Kuvvetlerimizi de “katil” ilan et. ALLAH size iktidar yüzü göstermesin yoksa yandı gülüm keten helva!

KİTAP FUARI GÜZEL AMA BİR EKSİKLE

Sivas’ın en sevdiğim ayıdır Eylül. Çünkü artık gelenekselleşen bir kitap fuarımız var. Yazarların okuyucularıyla sohbeti, mis gibi kitap kokusu ve söyleşiler, her şey harika. Bu organizasyonu yapan başta sayın Valimiz Davut Gül’e ve emeği geçen herkese teşekkür etmem lazım. Birbirinden değerli yazarları konuk ettik etmesine ama bazı yazarları da ihmal ettik kanaatindeyim.

Bu isimlerden bir tanesi Sefer Darıcı. Bilmeyenler için özet geçiyim: Son dönemde özellikle haber kanallarının aranılan ismi. Nerede konferans verse kapalı gişe, 6 kitap yazmış ve Cumhuriyet Üniversitesi’nde akademisyen birisi Sefer Darıcı.Ve böylesine önemli bir etkinlikte neden yer almadı merak ettim doğrusu. Keza söyleşi için davet edilen yazarlarımız kadar kitap satışı olan ve o isimlerin birçoğuyla aynı programlarda konuk olarak ekranlarda arz-ı endam eden Darıcı’nın ismini görmemeyi organizasyonun eksiği olarak değerlendiriyorum. Sefer Darıcı ismi gündeme gelmediyse eksiklik ayıba doğru koşuyor son sürat. Herhalde Darıcı’nın tek suçu Sivas’lı olmak. Hemen yanıbaşımızda olan bu ismi ihmal etmek kendi değerlerimize sahip çıkamamanın somut hallerinden bir tanesi. Sefer Darıcı bir başka şehirde yaşıyor olsaydı katılımcıların arasında görürdük eminim. Bu yıl geçti ama önümüzde ki yıl Sefer Darıcı umarım bu etkinliğe davet edilir. Tabi bir yazar ve akademisyen olan Sefer Darıcı’nın değerini hem şehrimiz hem de Cumhuriyet Üniversitesi bilir ve onu Sivas’ta tutabilirsek, vesselam.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.