
Kamil Koç’un “Uzaktan Eğitim Süreci Üzerine Değerlendirme-2” isimli köşe yazısı;
“Uzaktan Eğitim Süreci Üzerine Değerlendirme-2”
Geçen haftaki yazımda uzaktan eğitim sürecine dair genel değerlendirmelerde bulunup, Milli Eğitim Bakanlığımızın çalışmaları üzerinde durmuştum. Bu haftaki yazımda ise uzaktan eğitim faaliyetlerine ilişkin bir girizgâh yapıp, pandemi haline gelmiş salgın zamanında evde ya da dışarda kahramanca mücadele eden meslektaşlarımızın çalışmalarından bahsedeceğim.
Uzaktan eğitim, dayandığı temeller ve yenilikleriyle karşımıza çıkıyor.
Millî Eğitim Bakanlığımız uzaktan eğitimi 2019-2023 Stratejik Planı’nda hayat boyu öğrenme ve özel öğretim kurumları kapsamında ele alıyor. 2023 Eğitim Vizyonunda ise bunlara ek olarak öğretmen ve okul yöneticilerinin mesleki gelişimlerinin yeniden yapılandırılması hedefi kapsamında da değerlendirilmektedir. Doğrudan uzaktan eğitime yönelik bu hedeflerin yanı sıra, “Öğrenme Süreçlerinde Dijital İçerik ve Beceri Destekli Dönüşüm” amacı da yer almaktadır. Bu amaç doğrultusunda, dijital içerikler kullanılarak kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimlerinin yaşanabildiği platformlar hazırlanması, öğretmenlerin istedikleri zaman faydalanabilecekleri içerik videoları geliştirilmesi ve çevrimiçi atölyeler düzenlenmesi benzeri hedefler yer alıyor. Milli Eğitim Bakanlığımız vizyon çerçevesinde bu hedeflere yönelik çalışmalarını salgın öncesinde de devam ettiriyordu. 2011 yılında Eski Milli Eğitim Bakanımız Ömer Dinçer döneminde başlayan EBA, 2012 yılında liseler için test yayını başlatılmıştı. 2016-2018 yılları arasında Eski Milli Eğitim Bakanımız İsmet YILMAZ döneminde ise içerikler geliştirilmiş, güncellemeleri yapılmıştı. 2020 yılında da değişen ihtiyaçlar çerçevesinde yenilendi ve zamanın şartlarına uygun hale getirildi. EBA’nın 2020’de yenilenmesinin başlıca nedeni içinde bulunduğumuz acil durum değil, “okullar arası fırsat adaletini sağlama” amacıydı. Bakanlığımız 10 Şubat’ta EBA’nın yeni dönem lansmanını yaptı. “Eğitimde Fırsat Adaleti” amacı doğrultusunda EBA’nın içeriğinin yenilendiğini, güncellendiğini paylaştı. Arayüzü değiştirilen EBA’da yapay zekadan da yararlanılacağı açıklanarak ağ yükseköğretim öncesi kademelerdeki tüm öğrenci, öğretmen ve velilerin kullanımına açıldı. Bakanlığımız bu çalışmalar sayesinde, yaklaşık 10 gün içerisinde ülke genelinde uygulanacak uzaktan eğitim deneyimine hızlıca da hazırlanabildi. TRT TV kanalları, EBA Canlı Ders vs… Zaman zaman aksaklıklar ve eleştiriler olsa da yeni alıştığımız bu süreçte 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmene bu hizmeti sunmak hem kolay değil hem de acemiliklerinin olması normaldi. Hatta yaşanan sorunlar yeni deneyimler katacağını geçen haftaki yazımda belirtmiştim.
Uzaktan Eğitim öğrencilere fırsat eşitliği sağlamada yeterli oluyor mu?
Eminim benim gibi birçoğunuzun aklına gelen bir soru bu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması raporuna baktığımızda araştırma sonuçlarına göre hanelerin yüzde 88,3’ünün evden İnternete erişim imkânına sahip olduğu gözlendi. Yine TÜİK verilerine göre cep telefonuna sahip olma durumun ise, yüzde 95 civarında olduğunu bilgisini öğreniyoruz. Cep telefonu olanları ise yüzde 75’inde internet kullanıldığı bilgisini öğreniyoruz. Bu durumu biliyor olsa ki devletimiz her öğrenci ve öğretmene başlangıçta 3 GB ücretsiz EBA kullanımı paketi sunarken bunu Türktelekom 8 GB, diğer operatörler de 6 GB olarak ücretsiz tanımlamıştı. Bu durum fırsat eşitliği sunma ve adaleti sağlamada can suyu oldu. Ancak yeterli olmadığı gözlemlemekteyiz. Dünyanın en popüler video platformu YouTube’dan 480p (SD) çözünürlükte izleyeceğiniz bir saatlik video, 562.5MB tüketiyor. 60fps ile daha yüksek çözünürlüklere geçerseniz, 720p’de saatte 1.86GB, 1080p’de 3.04GB, 4K’da ise 15.98GB harcıyorsunuz. Günlük 1 saat derse katılan bir öğrenci sadece canlı derste haftalık 3 GB ve aylık 12 GB kotayı kullanabilmektedir. Bu nedenle uzaktan eğitim sürecinde ücretsiz verilen GB’lar özellikle kırsal alanlarda artırılması elzem gözükmektedir. Hepimizin zor zamanlardan geçtiği bu süreçte GSM operatörlerinin de daha çok fedakârlık yapması gerekmektedir.
Öğretmenler teknolojik yeniliklere hazırlıklı yakalandılar mı? Gerekli teknolojik donanımlara sahipler miydi?
Teknolojiyi yakından takip eden öğretmenler uzaktan eğitim sürecine çok çabuk adapte oldular. Pek çok öğretmen için oldukça yeni bir deneyim olan uzaktan eğitim sürecinin neden olduğu zorluklar, değişen derecelerde olsa da tüm öğretmenleri olumsuz etkiledi. Bu süreç öncesinde de teknolojik araçları aktif bir biçimde kullanan öğretmenler bile, öğretimle ilgili her şeyi bir anda çevrimiçi olarak yürütmeye çalışırken oldukça zorlandıklarını gözlemlemekteyim. Yaşanılan olağanüstü durumu kabul etmede çok zorlandılar. Velilerin ya da yöneticilerin oluşturduğu baskı da onlarda kafa karışıklığına yol açtı. İlk başlarda görüntülü görüşme, canlı ders vs. gibi uygulamalar gereksiz görüldü; çünkü sürecin bu kadar uzayacağı da öngörülmemişti belki de. Yeterli teknolojik donanıma sahip telefonlar yenilendi, bilgisayar ve kamera alımlarının sıklaştığı gözlenmekte. Bu durum öğrenci ve veliler için de geçerli hale geldi. Eğitimin bütün paydaşları sürecin uzamasıyla tabiri caizse başının çaresine bakmayı, kendince çözümler üretmeyi tercih etti. Bu süreçte yaparak yaşayarak birçok tanımadığı yeni uygulamayı keşfetti. Görüntülü görüşme programları, yeni internet siteleri, teknik bilgi vs…
Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenler daha hiç talimat almadan önemli fedakârlıklar yapmıştır ve halende yapmaya devam etmektedir.
16 Mart tarihi öncesinde, eğitime ara verilmeden öğretmenlerimiz çalışmalarına başlamış, öğrencileriyle yapacakları etkinlik ya da çalışmaları büyük oranda hazırlamıştı. Öncesinde koronavirüs ile ilgili broşürleri, videoları, bültenleri öğrencilerle velilerle paylaşmıştı. Ara verildiğini ve uzaktan eğitim sürecine geçildiği bilgisini alınca ne yapabilirim, süreç içerisinde nasıl faydalı olurum düşüncesini birçoğunun taşıdığı kaygı halini aldı. Çünkü meslektaşlarım öğretmenliğin bir vicdan mesleği olduğu bilincini her zaman taşıyordu. Uzaktan eğitim sürecine geçileceğini Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk söyler söylemez TRT’nin olağanüstü alt yapısı kullanılarak biz gönüllü olarak ders vermeye hazırız diyen meslektaşlarımız hemen öne çıktılar. İnsafsızca bir takım kişi ya da kuruluşlarca eleştirilse de muhteşem bir çalışma ortaya koydular. 1 hafta gibi kısa süre içerisinde tv kanallarında dersler kesintisiz başladı. Derslerin kısa sürmesi, özel okulların dışardan hizmet satın alarak hızlı bir şekilde sürece adapte olması gerçekten övgüye değer bir durumdu. Çevresinde bu çalışmaların yapıldığını ve görüntülü hizmetlerin olduğunu gören eğitim neferlerinden bir kısmı birçok farklı görüntülü görüşme programı ile öğrencileriyle bir araya geldiler. Birçok meslektaşımız YouTube’dan kanal açıp ders videoları çektiler. Yine öğrenci ve velilerle sürekli iletişim kanallarını açık tutarak telefonlar ödev vermeler, watsapp’ tan yazışmalar ve ders takipleri yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. TRT EBA kanalları derslerini takip edip, öğrencilerine günlük etkinlikler hazırlayanlar oldu. Hiç dur durak bilmeyen meslektaşlarımız çalışmalarını sürdürmeye devam etmekteler. Nisan ayı içerisinde canlı ders uygulamasının ihtiyaç haline geldiğini gördüğünde hizmet satın alma yoluna giderek “zoom” görüntülü görüşme uygulamasını EBA’ya entegre etti. 8. Sınıf ve 12.sınıf öğrencileri için EBA da Canlı ders uygulaması başlatarak 1. ve 2.sınıflar dışındaki tüm öğrencilerin ve öğretmenlerin istifadesine sundu. Canlı ders uygulamasının resmi kanallar çerçevesinde yapılması velileri, öğretmenleri ve öğrencileri bir nebze olsun rahatlattığını düşünüyorum. Zaman zaman problem yaşanmasına karşın yakın zamanda sistemin eksikliklerini gideceğini düşünüyorum. Tabi bu kadar olumlu şeyler yazıyorsun da öğretmenlerin tamamı mı bu çalışmaları yapıyor dediğinizi duyar gibiyim. Evet bizimle aynı duyguları taşımayan çok az da olsa bireyler var tabi…Bu kadar güzelliğin bir arada yaşandığı yerde onları yazmayı hiç istemiyorum. Bu millet bu zor zamanlarda yapılanları hiç unutmayacaktır. Yapılan fedakârlıklar veya yapılmayan çalışmalar… Demiştim ya bu meslek vicdan mesleği… Ümit ediyorum ki fedakârlığı bırakın da aldığını helal ettirme noktasında vicdanı körelmiş olanlarda bu kadar fedakârlığın olduğu yerde kendilerini sorgulayacaklar. Vicdanları onları da inşallah harekete geçirecektir.
Sağlık çalışanlarımızın koranavirüslü bu zor günlerde görev bilinci ile hareket ettiğini gören öğretmenlerimiz hiç geri dururlar mı? Durmazlar tabi…
Meslek Liseleri, Bilim Sanat Merkezleri, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüze bağlı Halk Eğitim Merkezleri ile Olgunlaşma Enstitüleri öğretmenleri ve eğitim çalışanları adeta arı gibi çalıştı ve çalışmalarına devam etmekte. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürümüz Yusuf Büyük, Halk Eğitim Merkezleri ile Olgunlaşma Enstitülerinin geçen hafta 20 gün gibi kısa bir sürede 13 milyon maske, 45 bin tulum, 5 bin litre dezenfektan ve 36 bin siperlik ürettiği bilgisini kamuoyu ile paylaştı.
Meslek Liselerimiz ise, Koronavirüs ile mücadelede cerrahi maske, tulum, siperlik, dezenfektan, kolonya gibi ürünlerin yanında, solunum cihazı, video laringoskop cihazı gibi biyomedikal ürünler de üreten meslek lisesi öğretmenleri, şimdi ise kapalı ortamların dezenfeksiyonunu sağlayan ‘Ozon hava dezenfekte cihazı’ ile bireyin vücut sıcaklığını temas etmeden ölçen ‘Kızılötesi termometre cihazı’ üretti. Bu gerçekten muhteşem bir gayret, muhteşem bir çalışma örneği oldu. Meslek liseleri kara gün dostu olduğunu gösterdi. Ülkemizin en zor zamanında büyük bir atılım yaparak ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu bir kez daha ispatladı. Öğretmenlerimiz resmen Yeni Türkiye’nin destanını yazdı adeta. Yıllardır yapılan muazzam yatırımların boşa olmadığını gösterdiler.
Öğretmenler gönüllü olarak Vefa Destek Grubunda koronavirüs ile mücadeleye devam ediyor.
Koronavirüs önlemleri kapsamında bazı yaş gruplarına sokağa çıkma yasağı getirildi ve 65 yaş ve üzerindeki vatandaşların dışarı çıkması geçici süreyle yasaklandı. Mağduriyeti önlemek için ihtiyaçlarını karşılayacak yakını bulunmayanlar için valilikler ve kaymakamlar koordinesinde Vefa Sosyal Destek grupları oluşturuldu. Öğretmen, Polis, Jandarma, Bekçi, AFAD personeli gibi kamu çalışanlarından oluşan Vefa Sosyal Destek Gruplarına vatandaşlar; 112, 155, 156 ve diğer numaralardan ulaşarak ihtiyaçlarını bildirebiliyorlar. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerimiz aktif rol alarak valilik ya da kaymakamlık bünyesinde oluşturulan birime ciddi katılar yaptı. Bölgesel olarak farklılık gösterse de birkaç il valimizin açıklamasından bile yüzde 35-40 oranlarında öğretmenlerin katkı sunduklarına şahit oluyoruz. Vefa Sosyal Destek Gruplarında, öğretmenlerimizin gönüllü olarak dâhil olmak suretiyle toplumsal bir dayanışma örneği sergilemesi her kesimce büyük takdir topladı. Öğretmenlerimiz devletinin yanında olarak büyüklerine sahip çıkmanın yanında öğrencilerine ve topluma da rol model oldular.
Unutulmamalıdır ki, bu süreç öğretmenlerimizin bu zor zamanların yükünü ne ölçüde paylaştıkları, asla unutulmayacaktır. Öğretmenlerin itibarının hak ettiği yere kavuşmasında yaptığı fedakârlıklar zihinlere altın harflerle kazınacaktır. Fedakârlıktan kaçınmayan değerli meslektaşlarımı tebrik ediyor, sürece aktif şahitlikleri için teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda uzaktan eğitim ve salgın sürecini öğrenciler ile veliler üzerindeki etkisi üzerinde duracağım. Bu zor süreçleri kısa sürede atlatmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın.