
Kamil Koç’un “Uzaktan Eğitim Sürecinde Öğrenci ve Veliler” isimli köşe yazısı;
“Uzaktan Eğitim Sürecinde Öğrenci ve Veliler”
Dünyamızı çepeçevre saran salgın, mart ayından itibaren ülkemizde de varlığını iyice hissettirdi. Çok hızlı bir şekilde önlemlerini alan devletimiz, sosyal alanlarda birçok kısıtlamalara giderek gerekli tedbirlerini aldı.
Devletimiz daha ilk günden alanında uzman kişilerden oluşan sağlık alanında kendini ispatlamış “Bilim Kurulu”nu oluşturdu. Bu kurulun aldığı tedbirler sonucu mart ortasında okullara ara verilerek, kısa süre içerisinde uzaktan eğitim faaliyetleri başladı.
Salgının dünya da baş göstermesi sebebiyle yurdumuza henüz girmemişken vatandaşlarımızın çoğunluğunda panik havası ve endişe hâkim olmazken; mart sonu gibi bu durum tersine döndü. Yapılan taramalardaki istatistikler ve kısıtlamalar bana bir şey olmaz havasını paniğe ve endişeye sevk etti. Dünyanın dört bir tarafından paylaşılan istatistik bilgileri de olumsuz havanın derinleşmesine sebebiyet verdi.
Günler sonra eğitimciler, öğrenciler ve veliler sürecin kısa süreli olmayacağını gördüler. Bu durumda herkes kendince tedbirler almaya başladı. Panik havasının etkisi ile ilk başlarda veliler baskı unsuru oldular. Bu baskının neticesinde öğretmenler hızlı bir şekilde, öğrencileri ile derslerini görüntülü programlar aracılığı ile yapmaya başladı. Öğrenciler sosyal medya hesapları yoluyla ödevlendirmeler yapıldı. İlave kaynak kitap tavsiyeleri önerildi. Özel okullar bu baskıyı öngördükleri için devlet okullarına oranla daha hızlı adımlar atarak online dersler vermeye başladılar. Özel okullarının bu çalışmalarını gören veliler de devlet okullarından ve öğretmenlerinden beklentilerini daha da artırdılar.
Bunlar olurken Milli Eğitim Bakanlığı bir dizi planlarını açıklayarak, TRT İşbirliği ile kanallarını kurdu. TV kanalları ve EBA aracılığı ile uzaktan eğitim sürecini başlattı. Sistemin eksiklikleri olsa da zaman içerisinde hizmet satın alma yoluna gidererek, Zoom video konferans programını EBA uygulamasına entegre edip; canlı ders uygulamasını başlattı.
Öğrencilerin TV kanalları ve EBA kullanımları gittikçe düşmektedir.
Öğrenciler ilk zamanlarda kafaları karışık olsa da, TV kanallarından derslerin takibine başladılar. Salgın öncesinde EBA yı ortaokul ve lise düzeyindeki öğrenciler daha aktif kullanıyordu. İlkokul düzeyinde ise onlara kıyasla çok düşük sevilerdeydi. İlkokul seviyesinde düşük olmasının en önemli sebebi ise EBA Ders içeriklerinin 4. Sınıf dışında yeterince geliştirilememiş olmasıydı.
TV kanallarından verilen derslerin en alt sevideki öğrencinin anlayacağı şekilde düzenlenmesi, öğrenciler açısından tekrar niteliğini taşıdı ve kısa süre sonra sıkıldılar. TV kanallarındaki istatistiklere de bakıldığında ilginin gittikçe azaldığı görülecektir.
EBA kullanımının ise öğretmenlerin ya da velilerin gösterdiği ilgi oranında kullanımların sıklaştığı gözlemlendi. Öğrencinin puan toplaması, etiketler kazanması da kullanımları bir nebze olsun artırdı. Öğrenci sevilerine göre kullanım saatlerinin oluşturulması kullanım sıklığının azalmasına sebep oldu. Bu nedenle bir öğrenci Okulistik, Morpa kampüs gibi eğitim sitelerini kullanmalarına yönlendirdi. Belki de bakanlık bu süreçte hizmet satın alma yoluna giderek ülkemizde aktif kullanılan bu sitelerle işbirliği yapabilirdi. bu şekilde ücretli olan bir çok içeriğe daha çok öğrencinin istifade etmesi sağlanabilirdi. Hem EBA üzerindeki yoğunluk azalırdı hem de çeşitlilik olurdu. Ücretli olduğu için kullanamayan birçok öğrenciye birçok güzel içerik ücretsiz sunulmuş olurdu.
Uzaktan Eğitim sürecini daha etkili kılmak için EBA canlı dersler aktif edildi; fakat yeterli katılım ve ilgiyi azalmaya devam ediyor.
TV kanallarına ve EBA kullanımının azalması üzerine EBA Canlı Ders uygulaması başlatıldı. Bu durum öğrencilerin bir kısmının ilgisini çekse de canlı ders katılım sayılarına baktığımızda sınıfların öğrenci sayılarının yarıdan daha azının derslere katılım sağladığını gözlemliyoruz. Bunun nedenlerine baktığımızda öğrencilere ücretsiz sunulan EBA kullanımlarının canlı derslerde kendi internet kotasından yediğini görmeleri, sınırlı internet kotasına sahip ebeveynleri tarafından engellendi. Yine canlı ders uygulamaları ders saatlerinin uygun saatlerde olmaması da katılımın az olmasına sebep oldu. Örneğin ramazan ayında olmamızın da etkisiyle 08.45 deki derslerde katılımın az olmasına yetti. Bir an önce bakanlığımızın ders saatlerini ve ücretsiz internet kullanımındaki sorunları gidermeye çalışmalıdır.
Veliler uzaktan eğitim sürecinde sıkılganlık göstermeyip öğrencilerle ilgilenmek zorundadırlar.
Uzaktan eğitim süreci sadece bakanlığın ya da öğretmenlerin sorunu gibi görülmemelidir. Panik havası oluşturmadan sürece katkı sunmada hiç veli sorumluluktan kaçmamalıdır. Öğrencilerle yapılan çalışmalar ve geçirilen sürelerde sabırlı olmalılar. Çocuklarının hevesini kaçırmamalıdırlar. Soru sorduklarında cevap vermeli, onları önemsediklerini hissettirmelidirler. Salgın ile ilgili haberleri sürekli yanlarında konuşmamalıdırlar.
Veliler uzaktan eğitim sürecine daha iyi katkı sunmak için neler yapabilir?
Öncelikle çocuklarının günlük olanlarını yapmalarına yardımcı olmalılar. Günü birlikte planlamak, etkili bir günün geçirilmesini getirecektir. Çok uzun süre bilgisayar, tablet, TV ya da cep telefonu kullanımının ne kendilerine ne de öğrencilere yarar sağlamayacağını unutmamalılar. Günü planladıklarında teknolojiyi kullanımlarında da sınırlandırmalar getirilmelidir. Gelişigüzel bir şekilde günün geçmesi hem sizleri hem de onları sıkacaktır. Hayatın sadece dersten ibaret olarak da görmeyip; onlarla düzenli ve planlı bir şekilde kitap okumalar, deneyler, gözlemler, bitkilerle ya da el becerileri ile çalışmalar, ailecek birlikte izleyeceğiniz film listeleri hazırlayabilirsiniz. Onların öğretmeni gibi davranmaktan daha çok hayata dair paylaşımlar yapabilirsiniz. Uygun zamanları bulduğumuzda onları ve kendinizi toprakla buluşturmak yerinde olacaktır. Doğada gözlemler yaparak kuşları, böcekleri, çiçekleri keşfetmenin dersler kadar önemli ve etkili bir öğrenme ortamı olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. En iyi öğrenmenin yaparak ve yaşayarak öğrenme olduğunu bilelim. Evde ortamında odalarının düzenlenmesi, kişisel bakımlarının ve eşyalarının tertip ve düzenin sağlanması, ev yemeklerinin ve temizlik işlemlerinin yapılmasında sorumluluklar vermek onların kişisel gelişimlerine çok güzel etkiler oluşturacak. Bir şeyi üretmenin, sorumluluk almanın, işbirliği, yardımlaşma ve dayanışma değerlerinin içselleştirilmesine yardımcı olacaktır.
Hülasa, salgın sonrası oluşan kriz, hepimiz tarafından fırsata çevrilmelidir. Aile fertlerimiz ile birlikte olduğumuz şu zamanların değerini ve kıymetini bilerek geçirmeliyiz. Birlikte paylaşmanın, dayanışmanın en güzel örneklerini anılarımızla biriktirmeliyiz. İnanın bu zor süreçte ne kadar güzel anılar biriktirirsek o kadar güzel hatırlarız. Düşündüklerimiz, yaşadıklarımız, eylemlerimiz öğrencilerin karakterlerinde çok önemli kalıcı izler bırakacak. Yaratıcı her zorluktan sonra bir kolaylık var der. Bunun bilinci ile bu süreçleri güzellikleriyle hatırlamak ümidiyle. Selam ve muhabbetle…