DOLAR 32,3466 % 0.29
EURO 35,1311 % -0.02
STERLIN 40,8477 % -0.41
FRANG 35,8968 % 0.52
ALTIN 2.310,97 % 1,47
BITCOIN 2.297.148 2.794

“Üçüncü Tür”

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Üçüncü Tür”

Aydın Deliktaş’ın “Üçüncü Tür” isimli köşe yazısı;

“Üçüncü Tür”

Sivas, ekonomik anlamda giderek kan kaybediyor. Sanayi ve tarım alanındaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler bir yana özellikle şehirde esnaf büyük sıkıntı içerisinde. Kiralık dükkân, büro ve daire ilanlarını gözden geçirmeniz bile son bir-iki yıldır şehirde yaşanan ekonomik krizin boyutlarını görmeye yeter.

Dükkanına kilit vuran esnafın ortak şikâyeti, şehirde birkaç yıl öncesine kadar yaşanan öğrenci hareketliliğinin ortadan kalkmış olması. Hangi esnafa uğrarsanız, dile getirdikleri en önemli konu bu.

Büyük lokantalar, mağazalar, günlük al-sat yapan büfeler ve aklınıza gelen her sektörde ya küçülme ya da kapanma söz konusu. Buna şehir sakinlerinin alım güçlerinin düşmesi eklenince, sadece öğrenci-asker hareketliliğinden para kazananlar değil, köklü işletmeler bile can çekişir hale geldi.

Bunun sebebi ve gerekçeleri elbette farklıdır, uzundur ve çözüm için profesyonel araştırmalar gerektirir. Çözüm yolları üretmeye kafa yorması gereken meslek örgütlerinin bir an önce, “Vah-tüh-eyvah” söylemleri ile vakit geçirmeyi bırakıp, buna odaklanması elzemdir.

Garip olan, şehirde işyerleri bir bir kapanırken, esnafımız, tüccarımız ekonomik darboğaza düşerken, anlamsız bir şekilde buna sevinen üçüncü türün ortaya çıkmış olması.

“Filan işyeri kapanıyormuş” dediğinizde, karşınıza geçip utanmadan, “Hah iyi olmuş. Batsın gitsin” diye sevinenler var.

Şehirde çekememezlik, garez, kin, adamsendecilik, vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Hayatında bir kere bile elini taşın altına koymamış, bir işletmenin başında bulunup hesabını tutmamış, üç beş kişiye iş verip ay sonunda maaşını ödememiş, sigorta primi, vergisi, dükkân kirası, elektriği, suyu gibi önemli meblağlar tutan ödemelerin sıkıntısıyla uykusu kaçmamış bu insanlar, risk alarak iş yapıp kazanamayan ya da batan esnafa, tüccara seviniyorlar.

Bu kin ve garezin temelinde ticari rekabet yatmıyor; aksine sevinen tayfa ay sonu maaşını alıp geçimini temin edebilenler. “İyi olmuş” diye kıs kıs gülenlerin bir kısmında, bu sevincin altını eşelediğimde karşıma çıkan sonuç ise olmaz olası siyaset.

İnsanlar, aynı siyasi fikri paylaşmıyor diye bir başkasının batışın gülerek ve keyif alarak seyrediyorsa, biz zaten kökten iflas etmişiz haberimiz yok.

Şehirde koca koca inşaat firmaları battı sevincini sesli yaşayanlar oldu, peş peşe marketler kapandı “Oh olsun” diyenler çoğunluktaydı, şimdi ardı ardına lokantalar kapanıyor “Amaaan iyi oldu boşveer” diyen bir güruh ortalıkta dolaşıyor, küçük esnaf teker teker dükkanına kilit vuruyor “Yaaa nasılmış, beter olsun” diye zil takıp oynayacak insanlar türüyor.

Ne oldu bu şehre? Üzüldüğümüz gelişmelere bu insanları sevinmeye iten ne? Ne oldu da birbirimize kadar bu kadar kinlendik? Bizi bunca vurdumduymazlığın içine sürükleyen nedir?

Eskiden, “Bu şehirde yapılacak en hayırlı iş dedikodu yapmamaktır” diye bir sloganı vardı Ticaret ve Sanayi Odası´nın… Ne kadar utanç verici olsa da dükkân camlarına yapıştırıp insanlardan en azından dedikodu kazanında birbirlerinin kuyusunu kazmamasını öğütlüyordu.

Geçen yıllar içinde dedikodu göbek havası eşliğinde yapılır oldu. İlgilisi, yetkilisi, meraklısı, meraksızı, idarecisi ve siyasisi seyretmekle meşgul.

Bakalım, yangın seyircilerin bacasını ne zaman saracak?


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.