DOLAR 32,3786 % 0.16
EURO 34,9653 % -0.34
STERLIN 40,9761 % 0.21
FRANG 35,9171 % 0.13
ALTIN 2.325,61 % 0,22
BITCOIN 2.263.167 -1.161

Cemil Duymaz “Tek Adam Değil, Lider” Köşe Yazısı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Cemil Duymaz “Tek Adam Değil, Lider” Köşe Yazısı

Cemil Duymaz‘ın 25 Ekim 2017 tarihli “Tek Adam Değil, Lider” başlıklı köşe yazısı;

Tek Adam Değil, Lider

Siyasi partilerin kendi yol haritalarını belirleme gibi bir özgürlükleri var. Türkiye siyasi tarihi her zaman “lider isimler”in etrafında şekillendi. Buna “lider sultası” deniyor ve “parti içi demokrasi”nin olmadığından yakınılıyor. Yakınılıyor ama yakın tarihi baz aldığımızda Turgut Özal olmadan Anap, Süleyman Demirel olmadan DYP, Necmettin Erbakan olmadan Saadet Partisi hayatına devam edemediler. Tamam isim olarak belki hala varlar ama sadece isim olarak. Saadet Partisini bu noktada ayrı tutabiliriz keza 1 kişi de kalsa ne tabelasını indirir ne de hedefinden ve ideolojisinden vazgeçer. Tabi ki liderin yerine katılımcıların aynı yükü omuzladığı siyasi partilerde olmuştur ama sanırım böyle bir partiden hiç kimsenin haberi yok. Ve lideri olan partilerin kendi stratejilerine uygun şekilde hareket etmesi kadar doğal bir şey yok. Ancak kabul etmek gerekir ki son dönemde Türk siyasetinde görmediğimiz şeyler oluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kurucusu olduğu ve yeniden genel başkanı olduğu partiye bağlı belediye başkanları ya da teşkilat mensuplarını en üst perdeden eleştirebiliyor. Hiç kimse “yoğurdum ekşi” demez ama Erdoğan bunu rahatlıkla söylüyor. Uzun zamandır belediye başkanlarının bazılarının değiştirileceğini söylemişti ve şu ana kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek dahil olmak üzere toplam 5 başkan istifa etti. Ben bu sayının büyükşehirlerde ki istifalar bittikten sonra diğer illere geçeceğini ve sayının 10’u aşacağını düşünüyorum. Çünkü iktidar hedeflerine sekteye uğramadan devam etmek istiyorsa kendine en çok çelmeyi takan belediye başkanlarını ve bazı teşkilatları değiştirmek zorunda. İstifaya zorlanmaları ve görevden el çektirilmeleri her ne kadar “demokratik” görünmese de bu hamlelerin ne kadar doğru olduğunu 2019’da ki yerel seçimlerde görmüş olacağız. Çünkü geminin başına kaptan yeniden geçti ve tüm hamlelerini seçim kaybetmeme üzerine yapıyor. Bunu yaparken de geminin yönetimine genç isimlerin katılmasını hedefliyor. Ülkenin ilerlemesi adına konulan hedeflere ulaşabilmek için gençler ile tecrübelilerin harman edilmesi ve özellikle gençlere sorumluluk yüklemek gerekiyor. Daha dinamik bir parti olmak istiyor Ak Parti ama gençlerin önüne engel olan yöneticileri fark eden ve müdahale eden yine Erdoğan oluyor. Daha genç yöneticiler ve daha nitelikli belediye başkanlarıyla yola devam etmek istiyor.

İstifa eden ya da ettirilen belediye başkanları kötüydü şeklinde bir anlam çıkarmasın kimse ama o isimler artık seçim kazandıramayacağı için devam etmek çokta mantıklı gelmiyor lidere. Bazı isimler ile ilgili şaibeler var ve buna tabi ki yargı zamanı geldiğinde müdahale edecektir. Özellikle Kadir Topbaş’ın fetöcü damadı ya da Recep Altepe’nin bazı fetöcüleri kolladığına dair yazıları okumuşsunuzdur Fatih Tezcan ya da Süleyman Özışık gibi köşe yazarlarından. Kişinin düşüncesinin çok önemi yok aslında kim neyi istiyorsa sevsin ama “halka hizmet etme”yi “birilerine hizmet etme”yle değişirseniz lider de sizi istediği gibi değiştirir. Buna “tek adam rejimi” demek haksızlıktır keza amaç hizmetin herkese eşit bir şekilde ulaşmasını sağlayabilmek.

Kendini düşünen belediye başkanları ya da teşkilat mensupları varsa onlardan ülkeye fayda sağlamasını beklemek ne kadar doğru sizce? Ana muhalefet partisi bu istifalara itiraz edebilir hatta “seçimle geldiler, yine seçimle gitmeliler” diyebilir ama kendi partilerinden daha yeni istifa edip Akşener’in kuracağı partiye giden Aytun Çıray için “kendi tercihidir” diyebiliyorlar. Çıray’da seçmenin oyuyla gelmedi mi? O giderken herşey “demokratik” ama konu değiştirilen ve görevden el çektirilen belediye başkanlarına gelince “tek ada rejimi”. Çıray sadece partiden değil milletvekilliğinden de istifa edip gitseydi o zaman Chp’nin eli daha güçlü olabilirdi ama olmadı, olamadı, olmaz da…

Liderin iki gözüne bakan bir seçmen kitlesiyiz sevgili okurlar ve böyle olmaya da devam edeceğiz. Bu bizde de böyle, dünyada da böyle. Lider doğruyu yapar, yanlışı yapar buna onu “lider” yapan seçmen karar verir. Ve bugüne kadar liderin kararlarını hep onaylayan ve liderin yoluna devam etmesini isteyen büyük bir kitle var son 15 yılda yaşanılan seçimler bunu gösteriyor vesselam.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.