Yine şehir yaşantısının dağcı ruhumuzu sıktığı bir vakitti. Dağlar çağırıyordu ve gitmek gerekirdi...
Sultanşehrin saklı cennetlerinden TOZANLI'dayız
Derken, eskimeyen dostumuz Ahmet Eyce'nin gür sesini duyduk telefondan.
Neşeli, coşkulu ve kararlı bir sesle TOZANLI bölgesini tanıtacağız Muratcım,. "Senide görmek istiyoruz" derdi. Böyle bir çağrıya ben nasıl hayır diyebilirdim ki... Hele ki genç ve pozitif enerji dolu sayın kaymakamımız Hacı Kerim MERAL beyin davetini alınca hemen hazırlıklar başladı.
Sivas'tan Nurettin Mert, Sefa Aksoy, Mahmut Demir ve aslan yürekli yedi genci ve Kayseriden 101 kere Erciyese çıkmış ama noktayı koymaya niyeti olmayan can abimiz Ahmet Köse ve iki dost dağcı, vakit darda olsa, senleyiz dediler.
Tozanlı, Osmanlı zamanında Tozanlı kazası olarak bilinmesine rağmen, şuan Hafik, Koyulhisar, Reşadiye, Almus ve Doğanşar ilçelerinin ortak olduğu muhteşem doğasıyla ön plana çıkan bölgenin adıdır. Şahsen bunca gezen bir doğasever olarak, yanıbaşımızda böyle bir harika bitki örtüsünün, kendine has uslüple yapılmış köy evlerinin, adım başı yapılmış ve herbirinin başında kamelyalı çeşmelerin bulunduğu bir ambians ülkenin hiçbir yerinde görmedim. Sultanşehirde her işlerden yorulduğumda kaçacağım mekanı bulmuştum.
İşte bizi doğaya neden gidiyorsun? sorusunun cevabının direk karşılığı idi. Bu yöreye gidilmeden yaşanmadan inanılmaz güzellik anlatılamazdı. Köylülerin güleryüzü, misafirperverliği harikaydı.Şekersiz balından, doğal undan yapılmış katmerlerinden, mükemmel tereyağlarından yapılmış pilavlarından, peynirinden ekmeğine kadar doyumsuzdu. Suyun hayati öneme sahip olduğu doğa yaşantımızda adım başı kaynak suları fışkırıyordu.
Cumartesi günü, Otmanalan Köyünde kamp kurduk. Akşam kampımıza; kaymakam bey, eşi ve tatil için köye gelen köy halkı misafir oldular. Doğaya gelmenin ferahlığını aldıkları herhallerinden belli idi. Meraklı bakışları arasında kamp ateşi yaktık. Ve benim geleneksel ikramım olan Türk kahvesini ikram ettik. Alevisiyle sünnisiyle türküleri şarkıları birlikte söyledik. Sonra misafirlerimizi yolcu edip, kampımızda dağcılarla başbaşa kaldık. Uykunun en tatlı halini doğada yine yaşadık ve uyumaya geçtik.
Sabah erkenden kalkıp, kahvaltı yaptıktan sonra, güneş yükselmeden 15km'lik parkurumuza başladık. Yolumuzdaki inişlerden çıkışlardan, kayalardan, patikalardan, derelerden köprülerden geçerek yolumuzun bir adım ötesinde hangi sürprizlerle karşılaşacağımızı bilmeden neşeli ve mutlu bir şekilde yolumuza devam ettik.
Beykonağı köyüne geldiğimizde güleryüzlü muhtarımız Barış Çağlayan bizi karşıladı. Sonra Kızılcaören'in genç muhtarı Muzaffer Sepetçi'nin ev sahipliğinde yemek yedik ve Melekdede mevkine geçtik. Yurdumda er mi biter? eren mi biter? bizi biz yapan kültürel zenginliğimizi tekrar yaşadık. Dağcılardan motorculara, köylüsünden devletine kadar bir araya getirmişti Tozanlı bizi. Nereye gitsek tüm halk ev sahipliği yaptı bize. Tozanlı'yı turizme kazandırmayı kafaya koymuş kaymakamızın getirdiği ajansa, bölge hakkında görüşlerimizi efsane sözlerle dağcılar olarak anlattık. Banada bu eşsiz güzelliği önce korumak, sonra bilinçlendirmek ve geleneksel bir festival haline getirmek konusunda fikir belirtmek düştü.
Dağcılar olarak, güzel bir etkinliği yaşamanın ve görevimizi yerine getirmenin mutluluğu ile Sultanşehre geri döndük. Kayserili dostları yolcu etmenin ve ekiple yeni etkinliklerde buluşmanın heyecanı ile ayrıldık. Ve bir ağızda kalan nağme "Mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde."
Sözümün sonunda; Sultanşehrin motor klübü SİVMOK'un sempatik başkanı Erhan Kaygusuz dostum, sizi unutmadım. Ve birlikte kamp yapma fikrinde halen samimiyim. Doğasporcuları olarak aynı anne-babanın çocukları olduğumuzu düşünüyorum. Yıllardır buluşamadığım Yılmaz Bulut dostumu gördüğüme çok sevindim. Sana kahve yapma sözüm bakidir güzel insan.
Büyük Sivas Haber
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler
