


İhsan Gülbilge'nin "Sivas’ı Anlatacağım" isimli köşe yazısı;
"Sivas’ı Anlatacağım"
Hepinize merhabalar, ben İhsan GÜLBİLGE. 20 yaşında genç bir kardeşiniz olarak bundan böyle dilim döndüğünce burada Sivas’ı anlatacağım. Yapılan işleri, yapılması planlananları, yapılmasını istediklerimi, kısaca memleketim hakkında her şeyi. Benim gibi gençlerin, yaşadığı şehirde neler olduğu hakkında bilgi; neler olması gerektiği hakkında fikir sahibi olmasının zorunluluğuna inandığım için bir süredir çeşitli paylaşım sitelerinde yazılar yazıyorum. Artık nasipse yazılarımı buradan paylaşacağım. Tanıtım kısmını daha da fazla uzatmamak adına ilk yazıma geçmek istiyorum. Benim ve inanıyorum ki çoğu insanımızın canını fazlasıyla sıkan bir konu, Sivas’ın hak ettiği yerde olmaması!
Tarih boyunca çok sayıda topluma ev sahipliği yapan bu kadim topraklar, her zaman ekonomik, kültürel, sosyal açıdan bulunduğu coğrafyanın en önemli şehirlerinden olmuştur. Ticaret yollarının, ticaretin ana merkezi olmuştur. Eğitimde, birbirine yakın hatta komşu 4 adet medresesiyle çağın bilim adamlarını yetiştirmiş, musiki ile akıl hastalarına tedaviler yapmış, ilim kenti unvanını almıştır. Cumhuriyetin temelinin atıldığı, mandanın reddedildiği kongreye ev sahipliği yapmıştır. Bunlar benim aklıma gelen olaylardan yalnızca birkaçıdır. ( Sivas’ın tarihi hakkında yazı yazmadığım- yeterli bilgi sahibi olmadığım için cüret de etmeyeceğim bir girişim- için bu kadar kısa yazmak zorunda kaldım, kusura bakmayın )
Peki Sivas tarihte bu kadar önemli bir şehirken şu an sıradanlaşmasının sebebi nedir? Neden insanların yaşamak, gezmek için tercih etmediği iller arasında buldu bu şehir kendini? Sivaslı Sivas'ta durmuyor ki, ne diye turist gelsin? diye sahnelere konu olması kaçımızı rahatsız etti? Farkında mısınız tarihi havamız kalmadı. Konaklarımızın çoğu yıkıldı, apartman deryasına kaptırdık kendimizi. Yeşilliklerimiz kalmadı. Polenleri dökülüyor diye Kavak ağaçlarımızı kestik, çıplak kalmayı yakıştırırdık kendimize. Sivas= bozkır imajını biz kendimiz istedik, kendimiz yaptık. Pek çok şeyimizi kaybettik. Elimizde tarihi binalarımız kaldı onları da tam koruyamadık. Bir zamanların ilim irfan merkezi olan medreselerimizi, çay bahçesi merkezi yaptık. Tarih, kültür, inanç turizminde ne kadar yetersiz olunabilirse o kadar yetersiz kaldık. Çarpık kentleşmede biz de varız hem de fazlasıyla dedik. 300 binlik kentte trafik sorununu gördük. Yapılan işlerin düzensizliğine, projelerin yıllarca beklediğine şahit olduk… ( Dikkat etmişsinizdir, sürekli biz suçluyuz diyorum çünkü buradaki biz yetkilileri de halkı da kapsıyor )
Demem o ki Selçuklunun Darül Ala’sı, güzellikler beldesi olan Sivas'ı bu hale biz getirdik. Şimdi ise el birliğiyle hak ettiği noktaya geri getirmemiz gerekiyor. Bir sonraki yazım, nasıl eski günlerimize döneriz, nasıl tekrardan yükselişe geçip Türkiye’nin marka kentlerinden biri oluruz bununla ilgili olacak inşallah. Akıllı kent, ekokent, yeşilkent, kent estetiği, trafik ve ulaşım planlama, her işte uzman raporları… Bu yolda bize baya fayda sağlayacaktır. Sağlıcakla kalın.
İhsan Gülbilge / Büyük Sivas
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler