Reklam
Reklam

“Şehid Devlet Başkanı Mursi”

blank
Şehid Devlet Başkanı
blank
Haber Merkezi

Ömer Emir Doğan’ın "Şehid Devlet Başkanı Mursi" isimli köşe yazısı;

"Şehid Devlet Başkanı Mursi"

Sana da ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Makamın cennet´i âlâ olsun. Rabbim seni Firavunların eline bırakmadı inşaALLAH… Sen şehit bir devlet başkanısın. Planlı ya da plansız hiç fark etmez, şehit olduğun sonucunu değiştirmez. Sen şehitsin de biz neyiz bilemiyorum. Birileri senin gibi birisinin Dünya hesabını gördüğünü zannedebilir lâkin asıl hesabın mahşerde görüleceği gün, kimin kaybettiğini hep birlikte göreceğiz. Fakat o günkü pişmanlıklar fayda etmeyecek. Şehadetin; aymaz, darbe taraftarı Mısırlı dandasafiklerin aymasına vesile olsun. Son devrin en büyük lideri olarak sadece tarih sayfalarında değil; kalbinde birazcık da olsa iman olanların gönlünde de yerini aldın. Sen üzerine düşeni yaptın. Ektiğin tohumlar elbet bir gün yeşerecek. Elbet bir Musa sağ kalacak, elbet bir Musa korunacak ve elbet bir Musa yetiştirilecek… Biz, Musa´nın tarafında oldukça ne gam ne keder. Firavun´un taraftarlarının sonu ancak Firavun gibi olacaktır, asıl onlar düşünsün.

Mısır´da 17 Haziran 2012 yılında yapılan ilk demokratik seçimlerle cumhurbaşkanlığını kazanmana rağmen askeri darbeyle iktidara gelen Sisi hükümetinin mahkemelerinde hakaretlere uğrayan,   konuşturulmayan, azarlanan fakat hep başı dik olan, korkusuz, harbi bir lider olarak gördük seni. Hem de onlarca kez idam cezasına ve onlarca yıl hapis cezasına çarptırılmana rağmen. Seni bu cezalara çarptıran satılmışlar bilmezler mi ki, sen; “ölümü de öldürene secdeler eden” biriydin. Asıl korktuğun yaratan ve yaşatan ALLAH´tı ve bir zamanlar önünde el- pençe divan duranlar seni de kendileri gibi zannettiler. Oysa sen onlara; “Ben hala bu ülkenin cumhurbaşkanıyım, Anayasaya göre sıradan mahkemeler bana  soruşturma açma yetkisine sahip değil,” diyor, "Rabia işareti" yaparak, mahkeme başkanına, "Senin meşru başkanın benim, hükmü geçersiz olan sensin" diyerek dikiliyordun karşılarına. Yüksek güvenlikli Burc El-Arab hapishanesinde tek kişilik hücrede tutarak, dış dünyadan tecrit ederek bitirmeyi düşündüler seni. Zaten “dış dünya ile” ilgili değildin ki sen. Sen “iç dünyanla, içindeki büyük imanla ayaktaydın.

"Özgür devrimcilere", "barışçıl beyaz devrim mücadelesine devam" çağrısında     bulunuyordun. "Mısır´ın devrimci gençleri. Dünyayı kendinize hayran bıraktınız. Siz bugünün, yarının, şimdinin ve geleceğin gençlerisiniz. Hatta siz vatansınız. Azim ve sebatınızla bu devrim sancağını kaldıracağınıza ve onu onurlu zafere ulaştıracağınıza inanıyorum. Devrim, devrim. Sabır, sabır. Şimdiden, bizden sonraki yeni nesillere nasıl sabrederek kazandığınızı, neleri feda ederek bu mücadeleyi kazandığınızı anlatırken görüyorum. Şehitlerin kanı, yaralıların ve tutukluların verdiği mücadele heder olmayacak. Bu, zor bir yol biliyorum ama Allah´ın zaferine, davamızın adaletine ve sizlere güveniyorum,”diyordun ve demir parmaklıklar ardından 2014´te İsrail´in saldırılarına maruz kalan abluka altındaki Gazze´ye destek mesajları veriyordun yiğit arkadaşlarınla birlikte.

Sevenlerine selamlarını söylerken, “Ben sadece vatan ve dinim için buradayım´ demekteydin ve kendin zindandayken hala vatan için dua istiyordun. Sen vatan derken; satılmışlar, seni vatana ihanet ile casuslukla ile suçluyorlardı. Belki de bu “casus” yaftası sana çok ağır geldi, dayanamadın kim bilir. Kim bilir belki de yavaş yavaş öldürdüler seni…

Ey Şehit Mursi; senin uğrunda hiçbir şey yapamayan ben, yine de senin Mısır zindanlarından çıkıp yeniden Mısır´a Yusuf olacağına ne kadar da inanıyordum. Fakat korkaklar seni açıktan idam edemezlerdi. Bunun da bir bedeli olurdu. Bu bedel, belki de kendilerinin Mısır´dan kaçmalarına hatta kaçamazlarsa zindanlara doldurulmalarına kadar giderdi. Bu yüzden tezgâhı iyi kurdular. Seni yavaş yavaş öldürerek, insanlara “bakın eceliyle öldü” dedirttiler. Hem de bu şehadet,  tek kişilik hücrede bile değil; sözüm ona herkesin gözü önünde, mahkeme salonunda gerçekleşiyor. Böyle herkesin gözü önünde mahkeme salonunda gerçekleşen bir ölüm, darbeciler ve onların destekçileri dışında en çok kimin işine gelir ki…Bu da yetmezmiş gibi aynı gün gece yarısı apar topar bir kabristana gizlice defnederek, senin ölünden de ne kadar korktuklarını ifşa etmiş oldular.

"Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim"
demiştin ve nitekim bu bedeli hayatınla ödedin. Bir konuşmanda; "Sizleri, çocuklarımızı, bizden sonra gelecek evlatlarımızı korumak istiyorum. Kızlarımızı, geleceğimizin annelerini korumak istiyorum. Onlar çocuklarına sizin babalarınız ve ecdadınız erkektiler, haksızlık ve bozuk görüşler karşısında asla boyun eğmediler, vatanlarından, haklarından ve dinlerinden en ufak taviz vermediler diyecekler” diyordun ve taviz vermeden, veda bile edemeden gidiyordun bâki âleme.

Makine mühendisi olan Muhammed Mursi 1951 yılında Nil Deltası´nın Şarkiya bölgesindeki El-Advah köyünde dünyaya geldi. Evli ve 5 çocuk babasıydı, 67 yaşındaydı. Mursi, 1970´li yıllarda Kahire Üniversitesi´nde mühendislik okudu ve sonrasında ABD´ye giderek doktora yaptı. Mısır´a dönüşünde Zagazig Üniversitesi´nin mühendislik bölümünün başına geçti.  Bir süre NASA´da çalıştı 2000-2005 döneminde bağımsız milletvekili olarak Mısır Meclisi´nde görev yaptı. Bilim kariyerinde de Müslüman Kardeşler Hareketinde de hızla yükseldi. ALLAH C.C; O´ndan razı olsun, O´nu zindanlardan kurtaramayan bizleri affetsin…

Es-selam.

Not: Yazı içerisinde başta Anadolu Ajansı olmak üzere, şehit Mursi´nin basına yansıyan açıklamalarına yer verilmiştir.

Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

Şenay Şimşek Haber Editörü
blank

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
Lütfen Arayın

0544 433 1 555