

İhsan Gülbilge'nin "Söyle Ona Sebasteia!" isimli köşe yazısı;
"Söyle Ona Sebasteia!"
Sivas’ı yöneten bürokratlar, seçilmişler, atanmışlar, hepsinin ağzında bir turizm hikayesi. Yıllardır dinliyoruz ayni hikayeyi. Turizm şehri Sivas, kültür şehri Sivas, Selçuklu başkenti Sivas, termal şehri Sivas, kayak turizmi merkezi Sivas vs vs vs. Ancak Allah biliyor ki, bu isin gerçekten sadece edebiyatı yapılıyor. Yukarıdaki her bir baslık kendi alanında ciddi turizm projelendirmesi, planlaması isterken, bizim anlı şanlı idarecilerimiz hepsini tek bir kefeye koyup bos ve anlamsız söz yığınlarından ibaret cümleleri sıralayıp zaman geçiriyorlar.
Şehir merkezinde şehir hafızasını canlandırmak, tarihi şehri ortaya çıkarmak istiyorsan baslı başına bir planlama yapman gerekir. Divriği’yi Safranbolu gibi ayrı bir tarihi merkez olarak konumlandırmak için ayrı bir planlama ve çalışma gerekir. Termal ve kayak turizmi için, Kızılırmak projesi için hakeza öyle. Ancak bizde eskiden beri bu isin edebiyatı yapıldığı için tüm turistik potansiyel taşıyan değerler birkaç paragraf ve cümle içinde kullanılır; turizm seremonisi tamamlanır ve hiçbir şey yapılmadan herkes evine dağılır, işine döner.
Ben bu yazıda en azından Sivas tarihi şehir merkezinin canlandırılması, hafızanın fiziki çevre ile birlikte yeniden kazanılması için ACILEN yapılması gereken isler, atılması gereken bazı adımları özetlemek istiyorum. Yani turistik değer arz eden diğer kıymetli alanlar bu yazının konusu değil, onların her birisi ayrı ayrı ele alınıp değerlendirilmeli ve planlama yapılmalı, bunu fazlasıyla hak ediyorlar.
TARIHI SEHIR MERKEZINI INSA ETMEK
Tarihi zenginliği, hem kendi hafızasını muhafaza edip gelecek nesillere aktarmak, hem de taşıdığı turistik değer sebebiyle geçim kaynağına ve gelir kapısına çevirmek için, aynı yoldan geçmiş ve bunu başarmış şehir/yerleşim yerlerini incelemek lazım öncelikle. Dünyadan ve Türkiye’den bu konuda başarılı uygulama örnekleri var. Başarılı olmuş uygulamaları takip etmek iyi bir taklitçiliktir. Amerika’yı yeniden keşfetmenin anlamı yok, güneş altında yeni bir şey yok nitekim! Dünyadan ve Türkiye’den araştırıp gözlemlediğim belli örnekleri de dikkate alarak, maddeler halinde Sivas tarihi şehir merkezini kurtarmak, kurmak, inşa etmek, yasatmak, çocuklarımıza emanet etmek ve taşıdığı turistik değer sebebiyle kazanç kapısı haline getirmek için önerilerim:
1) Tarihi şehir merkezinin ihya edileceği alanın sinirleri net bir şekilde belirlenmeli. Ana çerçevesini eski şehir surlarının oluşturacağı bu alanla ilgili benim önerim, kabaca Selçuk Anadolu Lisesi binasından Gök Medrese’ye, Tren Garı’ndan Behram Paşa Han’ına kadar olan alan eski şehir bölgesidir. İşe bu alan işaretlenerek başlanmalı. Yani şunu bilelim, eski/tarihi Sivas neresidir, yeni/modern Sivas neresidir.
2) Sınırları belirlenen alan tarihi sit alanı ilan edilmeli. Bu alan için özel imar planı hazırlanarak;
- var olan tarihi eserlerin restorasyonu,
- yıkık dökük haldeki eserlerin yıkılmış kısımlarının inşası,
- tamamen yok olmuş bazı anıt değeri yüksek, şehir hafızası açısından mühim eserlerin aslına uygun bir şekilde yeniden inşası,
- iki veya üç kat üzerindeki betonarme binaların imkânlar el verdiği ölçüde önce yeni imar planında iki-üç kata düşürülmesi,
- ve daha sonra yeni imar planı dahilinde bu beton binaların ömürlerini tamamladıkça yıkılması,
- aşağıda daha detaylı anlattığım tarihi bölgelerin birbirleri ile park ve yeşil alanlarla bağlanması yerinde olacaktır.
3) Tarihi şehir merkezinde nihai amaç, yapılacak ihya, inşa, restorasyon, düzenleme vb çalışmaları neticesinde, sınırları çizilen bu bölgede, adeta tarihi filmlerin çekildiği bir set gibi aslına uygun hayat bulmuş bir Sivas’a kavuşmak olmalıdır. Yani Selçuk Anadolu Lisesi’nden Gök Medrese’ye, Tren Garı’ndan Behram Paşa Hanı’na kadar bu geniş alanda gezecek olan bir turist, kesintisiz ve bütünleşik bir tarihi bölgede olduğunu bilmeli; beton, asfalt ve çelikten oluşan modern şehir dokusu ile bu bölgede bağı kopmalıdır. Nihai amaç, sınırları çizilen bu bölgeyi gezen bir ziyaretçinin, zamanda (geçmişe) yolculuk yaptığı hissine kapılması ve tarihi atmosferi iliklerine kadar yaşamasıdır.
4) Bu sınırlar içerisinde modern şehirleşme işlemleri adım adım yavaşlatılmalı ve bu sınırların dışındaki alanlar yeni Sivas şehir merkezi olarak kurgulanmalıdır. Yeni Sivas’ta modern şehir merkezi/merkezleri Kılavuz-OSB hattına, İşhan-Üniversite-Taşlıdere hattına, Karşıyaka-Bölge trafik hattına ve Merakum’e doğru genişleyebilir, genişlemelidir de. Ancak asfalt, beton ve demirin, tarihi Sivas şehir merkezine olan baskısı artık son bulmalı.
5) Bir üst maddede girizgâhını yaptığım, eski şehirde betonlaşma olgusunun son bulması çağrısı elbette meydan açma faaliyeti adi altında bu bölgede toprağın altını betonlaştırma faaliyetine de karşı çıkmaktadır. Şehir merkezinde güya araç yoğunluğunu azaltmak amaçlı yeraltı otoparkları yapmak, tarihi bölgenin altını betonla doldurmaktır. Ayrıca bölgenin yoğunluğunu da dolaylı olarak artırmak, şehir merkezini adeta tarihi bölgeye sökülmemecesine çivilemektir. Önerimin temelinde tarihi şehrin asfalt, demir ve betondan arındırılması var, altının betonla doldurulması değil!
6) Bu proje bir ütopya değildir. Uygulaması imkânsız da değildir. Yüreği memleket sevdası ile yanıp tutuşan bir yiğit önderlik eder, bu proje hayata geçer. Zaten hali hazırda bir kısmı yapılmış olan, bir kısmı yapılmakta olan, bir kısmı ise projelendirme aşamasında bulunan alt projeler/bölgeler mevcut.
- Birinci bölge: Selçuk Anadolu Lisesi’nden 27 Haziran Park’ına uzanacak şehir/millet parkı projesi hazırlandı, hayata geçecek. Tek bir bölgede arkeoloji müzesi, türbe, tarihi lise ve cezaevi ve merkez cami/külliye projesi olacak.
- İkinci bölge: Şehir meydanı ve onu çevreleyen eserler zaten hepinizin malumu. Ordu evi ve jandarma lojmanlarının kalkmasıyla tarihi merkez ve içerisindeki hepsi tarihi eser olan medreseler, camiler, devlet binaları tamamen ortaya çıkacak.
- Üçüncü bölge: Projesi hazırlanan Şemsi Sivasi meydanı ve onu çevreleyen tarihi eserler. Kangal Ağası konağı, Meydan hamamı, Meydan Cami, Vakıflar binası, Ziyabey Yazma Eserler kütüphanesi, Şamsi Sivasi türbesi.
- Dördüncü bölge: Taşhan, Subaşı hanı, Yeni cami, Çorapçı hanı ve eski Sivas bedesteni (maalesef bugün beton yığını olan kunduracılar çarşısının olduğu yer).
- Beşinci bölge: Ulu Cami külliye projesi, Gök medrese, Kale projesi bölgesi, projesi hazırlanan Sultan Şehir meydanı bölgesi.
- Altıncı bölge: Tren garı ve çevresindeki demiryolu lojmanları bölgesi.
- Yedinci bölge: Behrampaşa hanı, Kurşunlu Hamamı ve Ahi Emir kümbeti bölgesi.
Aslında yukarıda belirtilen bölgelerden bir kaçı bütünleşik bir tarihi bölge olarak düzenlenmiş, bir kısmının düzenlenmesi için bu yolda adımlar atılmış, bir kısmında ise sadece tarihi eserler korunabilmiş ama çevresi ile ilgili bir düzenleme yok. Şimdi yapılması gereken ilk iş öncelikle bu bölgeleri kendi içerisinde adım adım tarihi atmosfere sokmak, daha sonra her bir bölgeyi diğeri ile bütünleşik hale getirmek. Zaten nihai olarak tamamen tarihi hafızasına kavuşmuş ve aslını bulmuş bir eski şehir merkezi elde edeceğiz.
***
Turizm adına çok konuşup az iş yapanlara ve aslında ne yapacağını bilmeyenlere defalarca yukarıdaki hususları hatırlatmak lazım. Tarihi eserler çevreleri ile birlikte değerlendirilip, içerisinde doğup hayat buldukları ve yüz yıllarca birlikte ayakta durdukları diğer yapılarla birlikte bir anlam ifade eder. Nasıl yenilen yemeğin içeriği kadar onun sunumu da önemli ise, ve hatta yemek yenilen mekanın içerisi ve muhiti önemli ise ve bu şekilde müşteri gözünde bir değeri varsa; bu durum aynen tarihi eserler ve onların turistik değeri için de geçerlidir. Hemen yanı başında asfalt yol giden bir Gök Medrese’nin; yanındaki beton yapıların tacizi ile gölgede kalmış Taşhan’ın, çevresi toprakla doldurulmuş ve çukurda kalmış Meydan Camii’nin, Şemsi Sivasi türbesinin ve Ahi Emir kümbetinin; minareleri beton binaların yükseltisinde sönükleşen Çifte Minare’nin yalnız başına bir turistik değeri yoktur. Akvaryum balıkları için minyatür okyanus/deniz ortamı hazırlandığı gibi, her bir tarihi esere de kendisini özgün bir şekilde kendi hafızasıyla birlikte ifade edebileceği bir çevre hazırlanmalıdır.
Sivas’ı gerçekten sevdiğini ve şehre değer verdiğini söyleyen her bir idareci/yetkilinin ana gayesi bu yolda bir takım adımlar atmak olmalı. Kim ne kadarlık katkıda bulunursa o değerlidir elbette. Sami Aydın kent meydanını açtı, çok büyük hizmet yaptı. Sivas şehir merkezi son yıllarda birçok kişinin gezip görmek istediği yerler arasına girdi. Sayın valimiz Davut Gül eski hastane bölgesini yine tek bir tarihi eserler bölgesi ve bahçe haline getirme çalışması yapıyor. Yine kale projesi ve diğer projeler kaplumbağa hızında da olsa bir şekilde ilerliyor. Bunların hepsi kıymetli çalışmalar ancak nihai olarak gitmek istediğimiz yerin resmini çizebilirsek, tüm şehir olarak, ilgili kurumlar, yöneticiler ve şehir sevdalıları olarak ulaşmak istediğimiz hedefe bilinçli bir şekilde, daha etkin sonuçlar verecek adımları atma şansımız olur.
***
Sivas’ın şehir merkezi turizmi ile ilgili kağıtta kalan veya iş başına gelen yöneticinin kişiliğine, arzusuna veya hayaline bırakılmayacak derecede özenle işlenmiş ve uygulamaya koyulmuş bir stratejik plana ihtiyaç var. Öyle bir plan olacak ki, zamana yayılan hedefler koyarak, örneğin 10 yılda, 20 yılda veya daha uzun bir sürede yukarıda ana hatlarını çizmeye çalıştığım tarihi şehri kurtaracak ve kuracak adımlar atılmasına vesile olacak. Şehri yöneten idarecilerin kırmızı kitabı olacak adeta. Her yıl bir ekleme/düzenleme yapılacak. Ama dediğim gibi bundan otuz yıl sonra çizilecek büyük resimde o gün atılan adımın hangi parçayı teşkil ettiğini görecek ve bilecek.
***
Son olarak, bu konuda başta bu forum takipçisi bilinçli arkadaşlarımız olmak üzere toplumun ve şehirlilerin bu konuda daha fazla talepkar olması gerek. Artık iletişim ve fikirleri ifade edebilmek için sadece parmakların tuşlara dokunmasının yeterli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu forum başta olmak üzere birçok iletişim aracı ile hem kendi bilincimizi, hem çevremizin bilincini artırabilir, ayrıca idarecilere toplum olarak sesimizi duyurabiliriz. Elbette bunu yaparken somut fikirler, projeler ve önerilerle içini doldurmamız gerek…
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler