DOLAR 32,3245 % 0.21
EURO 35,1555 % 0.02
STERLIN 41,0370 % 0.02
FRANG 35,7849 % 0.18
ALTIN 2.300,19 % 0,99
BITCOIN 2.288.589 -0.332

LAİKLİK SEN NEYMİŞSİN BE

Yayınlanma Tarihi : Google News
LAİKLİK SEN NEYMİŞSİN BE

İnsanı resmen yaşamaktan bezdiriyorlar. Hatta tartışma programlarını izleyince bazı insanların kafataslarının içinde taşıdıklarına “beyin” demelerine ve o “beyni” kullandıklarına inanmalarına insanın inanası gelmiyor. Keyifleri kaçıyor dini inancına göre yaşamaya çalışan birini gördüklerinde ve hemen “laiklik elden gidiyor” diyerek düşüyorlar ortaya. Hatta bununla kalmıyor, laikliğin insanlara ne kadar da eşit bir hayat hakkı tanıdığını anlatıyorlar, dinleyen kitle bu ülkede hiç yaşamamış gibi! Sanki bu ülkede başörtülü kızlar “ikna odaları”na çekilmedi, eğitim hakları ellerinden alınmadı,orduevlerine başörtülü annelerimizin girmesi yasak değildi, sarık giyen insanlar “devrim kanunlarına muhalefetten” içeri atılmadı. Hatta rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal namaz vakti geldiğinde makam odasında lavaboya gidiyorum diyerek, gizli odada namaz kılmak zorunda bırakılmadı. Laiklik bu ülke insanlarının dini hayatlarını o kadar garanti altına aldıki yakın tarihimizde darağaçları ve “istiklal mahkemeleri”yle insanlar sindirilmedi. Arapça Ezan okuduğu için “meczup” ilan edilen ve içeri atılan kimse yok zaten.

Siyaseti dine alet etmeyen bu eşitlik ve objektiflik dolu “laik eğitim” 1930-1950 yılları arasında okullarda okutulan ve devlet tarafından bastırılan tarih kitaplarında Hz. Muhammed’den ““… Muhammed birdenbire Allah’ın Resûliyim diyerek ortaya çık­mamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünüşten sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğ­muştur…Muhammed uzun bir devredeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu…” (Tarih II, Ortazamanlar, Devlet Matbaası, Istanbul, 1931 yılının Lise Tarih kitabı, sayfa 90, 91) diyerek eğitim vermedi. Hatta yine aynı kitapta Hicret “…Muhammed Mekke’den Medine’ye kaçtı…” denilerek ya da Kuran-ı Kerim için “…Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir…” cümleleriyle ALLAH’ın ve peygamberlerinin varlığının birer hikayeden ibaret olduğu anlatılmadı. Daha nice cümleler yazılı bu tarih kitabında. Ve ya daha nice olay yaşandı ama neyse ki “laiklik” herkesi korudu(!). İtiraz edenler için özellikle kitap adı ve sayfa numarası verdim belgesi olan varsa buyursun itiraz etsin!

Nereden çıktı şimdi bunlar diyebilirsiniz. Müftülerin “resmi nikah kıyması”na karşı çıkanların savundukları en önemli argüman maalesef “bu karar laikliğe aykırı” cümlesi. Neymiş efendim din kamusal alanda yayılmamalıymış. Müftülerin “resmi nikah kıyması” kadının 2. sınıf insan muamelesi görmesinin yolunu iyice açarmış. Bilmeyenler için söyleyelim; İslam kadına onurunu vermiştir. Kadına şiddet uygulayan kişi Müslüman olsa bile bu dinin değil kişinin kusurudur.İnsanlara dini eğitimini hakkıyla vermezseniz kadına da , erkeğe de, hayvana da , ağaca da zulmeder. Çünkü insan zalimdir. Rica ederim İslam’ın kadını düşük gördüğünü savunmayın. Savunanlar varsa açsın Kuran okusun, Hz. Muhammed’in eşleri olan annelerimize nasıl davrandığına bir baksın, hadis okusun. Bu kadar araştırma sizi dindar biri haline getirir diye korkuyorsanız bari Hz. Muhammed’in Veda Haccı’nı okuyun. Laikliği savunacağım diye İslam’a dil uzatmaktan vazgeçin!

NİTELİKSİZ SİYASETÇİLER GİDİCİ

Cumhurbaşkanı Ak Parti Milletvekillerini topladı ve çok yerinde bir cümle kullandı “ Yorulan varsa çekilsin”. Aslında bütün Ak Partili kadrolara verilen bir mesajdı bu. “Metal yorgunluğu”ndan gerekli dersi çıkarmayanlara son uyarıydı. Keza Recep Tayyip Erdoğan teşkilatından, belediye başkanı ve milletvekiline kadar herkese “ne yaptığınızın farkındayım” dedi. Aslında “efendi gibi istifa edin, ben üstünüzü çizmiyim” diyerek yol gösterdi. Bazıların derdi makamın keyfini çıkarmak, bazılarının derdi makamın verdiği nimetlerden faydalanmak. Oysa ki Cumhurbaşkanı tek derdin insanlara hizmet olması gerektiğini savunuyor ve çalıştığı tüm isimleri bu yönde seçiyor, planlamasını buna göre yapıyor. Ya istifa edecekler ya da hizmet edecekler, başka yolu yok.

Yerel yönetimlerde işleyiş biraz daha farkı olacak gibi görünüyor. Hatırlayın Cumhurbaşkanı 180 günlük bir plandan bahsetmişti. Teşkilatlar zaten değişecek. Belediyelerde ki durumun tespiti için bölgelerde anketler dahil birçok çalışma yapılıyor. Daha önce büyük oranlarla seçilen belediye başkanları şuan ki anketlerde %30lardaysa zaten göreve devam ettirilmez. Keza önceliği hizmet değil kendi çıkarıdır. Seçmen bunu zaten görür ve pişmanlığını anketlere yansıtır. Yani seçmen artık nitelikli siyasetçi istiyor. Hizmet etmeyeni gördüğünde desteğini çekiyor ve bizim niteliksiz Akasya ağaçları gibi o belediye başkanını kök saldığı yerden koparmasını iyi biliyor.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bu tip isimlerin gözünün yaşına bakmayacağını ilan etti zaten. Bu ülke nitelikli isimlerle yoluna devam etmeli. Çünkü ne Türkiye eski Türkiye, ne de siyaset eski siyaset.

CEVAP GELMEDİ

Son olarak geçen hafta Sivas’ta Kepenek Caddesi’nde kesilen ağaçları köşeye taşımıştım. Sayın belediye başkanına 7 soru sormuş ve cevap gelmesi halinde yayınlayacağımı söylemiştim. Cevap gelmeyeceğini biliyordum ve haliyle gelen giden yok. Gerçi bir açıklama benim yeni sorular sormama sebep olacaktı. Yeni soruların önüne geçmenin en kestirme yolu hiç cevap vermemek. Memleket gelişsin, güzelleşsin de benim sorular havada kalsın önemli değil, vesselam.

Köşe Yazıları için tıklayınız.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.