Yurdal Epsileli’nin "İnsanı Kamil Mertebesinden Kadına Şiddet Gününe" isimli köşe yazısı;
"İnsanı Kamil Mertebesinden Kadına Şiddet Gününe"
Cengiz Aytmatov “Toprak Ana” isimli eserinde bir eş bir anne bir vatandaş bir önder ve bir Kadın dan bahseder.
Tolganay, Aytmatovun İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşta üç oğlunu, kocasını ve gelinini kaybeden bir kadının toprakla yaptığı söyleşiyi anlattığı kitabının ana karakteri. Burada benim dikkatimi çeken asıl şey ise Savaş yılları gibi zorlu zamanlarda bile ayakta kalabilmeyi başarmış, köylüye önderlik yapan erkek işi kadın işi ayrımı gözetmeksizin hem hayatta kalma mücadelesi vererek hem de mücadeleye herkesi ortak eden bir kadının anlatılışıydı.
Ve bu kadının, kocası ve üç oğlunu kaybetmesine rağmen bu mücadeleden zaferle çıkmış olması. Nitekim daha ileri örneklere bizler de tarihimizde şahit olmuşuzdur. Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Şerife Bacılar, Nezahat Onbaşılar, Halide Edipler ve daha niceleri.. Kadınlığı sadece ev işi yapmak çocuk doğurmak eve kapanmak olarak görmeyip vatanı için gerekirse canını malını çocuğunu dahi feda edebilecek kadar gözü kara cesur Türk Kadınları..
Cengiz Hanın “Ben sizin Hanınızım O da Benim Hanımdır ”diyerek nitelendirdiği, Atatürk’ün kadın hakları daha söz konusu bile olmazken seçme seçilme hakkı tanıdığı, Yüce Peygamberimizin “Cennet Anaların Ayakları Altındadır” mertebesinde gördüğü kadınlarımız bugün Kadına Şiddet günü münasebetiyle Şiddeti kınıyor durumda. Nereden nereye gelindiğinin toplumumuzdaki algıların ne kadar asimile edildiğinin en bariz göstergesi sanırım bu durum. Oysa Şiddet her alanda kınanması gereken gayrı insani bir konu sadece kadına değil hatta sadece fiziksel şiddet değil psikolojik ve toplumsal boyutlarıyla da derhal tedavi edilmesi gereken sosyal bir hastalık bence.
Bugün çocuğa kadına yarın erkeğe diğer gün toplum birbirine karşı şiddet gösterirse bir kaos bir kargaşa kaçınılmaz olacaktır. Bizler en kısa zamanda güvenli şehirlerde çocuklarımızın kadınlarımızın özgürce sokaklarında gezinileceği saat ayrımı gözetmeksizin güvende yaşayabileceği kızlarımızın özgürce eğitim hayatına ve iş hayatına atılarak ülke istihdamında söz sahibi olabileceği medeni toplumlar olmalıyız. Bununda yolu yine yeniden eğitimden geçmektedir .Önce Aileyi eğiterek daha sonra mahalle daha sonra şehir şehir tüm ülke medeni toplum oluşturma yolunda özünden öz değerlerinden de kopmadan yürümeliyiz. Zira ne dinimiz nede töremiz kadın erkek ayrımı gözetmemiş tam tersi medeni bir toplum ,refah içinde yaşayan bir sosyal yapıyı oluşturmayı öngörmüştür .Zinaya yaklaşmayın, yalan söylemeyin ,cana kıymayın, hırsızlık yapmayın derken bu emri sadece kadınlara hasretmemiş kadın erkek iki cinsiyeti de muhatap almıştır.
İnsan-ı ı Kamil olmanın temel mesele kabul edildiği, Kendini gerçekleştiren bireylerin oluşturduğu ,sosyal eşitliğin hakim olduğu ,bilimde sanatta teknolojide gelişmelerin takip edildiği sevginin ve saygının egemen olduğu kadın erkek çocuk büyük demeden tüm halkın güvende yaşadığı gelecek nesillere örnek oluşturacak güvenle onlara emanet edilebilecek bir ülkedir hayalım.
Kavuşabilmek ümidiyle…
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler