

Berat Demirci’nin "Can Çıkmadan Huy Çıkar Mı?" isimli köşe yazısı;
"Can Çıkmadan Huy Çıkar Mı?"
“Can çıkmadan huy çıkmaz!” sözünden, evvela insanın “huy” sahibi olduğunu anlıyoruz. Ancak, doğuştan sabit ve değişmez bir huy sahibi olması, irade sahibi oluşuyla çelişir. Bu ise, “huy sahibi olma”nın, insana bir imkân olarak verilmiş bir şey olduğunu gösterir. Huy, sonradan edinilir ve ileri yaşlara doğru değişmesi zorlaşır. İnsanın 0-6 yaş arası, pek çok şeyin temelinin atıldığı bir zaman dilimidir. Çocukların “Bir karış boyu var, türlü türlü huyu var!” dediğimiz bu önemli çağı, eğitim açısından “benlik oluşturma”nın en önemli dönemidir. Türlü türlü huyun, seçile seçile karara vardığı bu dönemde kazanılmış olan “huy” da kolay kolay değişmez. “Yedisinde ne ise yetmişinde o…” sözü de mesnetsiz bir söz değil demek ki.
“Huy nedir?” sorusuna çok cevap verilebilir. Bu yazıda, “Bütün davranışlarının etrafında oluştuğu temel kişilik özelliği…” diyelim ve inşamızı ona göre sürdürelim. Kişi sevgi dolu ise yaptığı her işte sevgi temel olur, kinli ise yaptığı her işte kin temel olur. Bir çorbayı bile sevgi ile de, başa kakarak da pişirmek mümkündür; her iki halde de lezzet çorbayı içenin damağına vurur. Olumlu hasletlerle, olumsuz hasletler bir adamda biteviye bir arada duramayacağı için, benlik de daima bir organizasyon olarak karşımıza çıkar. Sevgi dolu birinin namert olamayacağı gibi, kinli bir kişinin de mert olması mümkün değildir. Bu böyledir ve böyle olması bir özelliğin başka bir özellikle test edilmesini mümkün kılar.
Test etmek gerekir mi? Bilinçli olarak test etmese bile; insan ömrü sürekli test etmek ve test edilmekle geçer ama farkına varamayız. Kin dolu bir kişilik elbette kinini açıkça sürdüremez; icabında sevgi dolu biriymiş gibi rol yapar. O zaman, sevgisinin gerçek olup olmadığını diğer hasletlerle test etmemiz gerekir. Hayatın bir sahnesinde sevgi dolu bir adam, başka bir sahnesinde yüze ve gıyaba ayrı konuşuyorsa yalancıdır. Çünkü bu haslet bir namertlik alametidir, sevgi dolu bir yürek, namertliği taşıyamaz. Bazıları buna siyaset de der ama bir insan siyaseten ikiyüzlü olmaz; ikiyüzlü ise bu siyasetine vurur. Tam da burada “Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol!” sözü karşımıza çıkar. Bence, insanların karşısına sürekli olarak çelişik yüzlerle çıkanlara ikaz mahiyetinde bir nasihattir. Çünkü olduğu gibi görünmeyene, göründüğü gibi olmayana; en ağırından münafık, orta şiddette mürai, en hafifinden tutarsız denir. Beşeri ilişkilerde mürai yahut tutarsızlıkla malul olana hemcinsleri bile itimat etmez; ama kimse de yüzüne karşı söyleyemez. Çünkü her üç derece kişiliğin de yüzü/huyu gerçekte belirsizdir ve kendilerini belirsiz kılmak için özellikle çaba göstermektedirler.
Şöyle bir de mesel söylenir. Baba ecel döşeğinde üç oğluna nasihat kılar. Biri genellikle iyidir ve ona “Hiç yolunu bozma, hep iyi işler peşinde koş!” der. İkincisi genellikle kötü işlerle vakit geçirir, ona ise “Kötü fiiller içindesin ama zararı kendinedir, senden hâlâ umudum var, günün birinde tövbe eder vazgeçersin!” der. Üçüncüsü ise işine geldiği zaman iyi, işine geldiği zaman da kötüdür ve baba ona “Bu hal ile devam edersen sana hakkımı helal etmem. Ya iyiyi seç ya kötüyü, insanlar gerçek yüzünle tanısınlar seni!” der. Bilgece de bulabilirsiniz, boş söz de görebilirsiniz. Bence baba haklı... En tehlikeli tür, “huy”u kestirilemeyen tiplerdir. Huy, bir defa yerleşik hâl alınca, değiştirmek zordur ama insan da “umutsuz vaka” değildir. O zaman “Can çıkmadan huy çıkmaz!” sözünü, gerçeğe vurgu yapan bir ihtar saymalıyız. Malum, çıkmamış candan umut kesilmez.
Bana, uzaktan tanıdığım biri hakkında, bu yakınlarda böyle bir haber vermişlerdi. “O kavgacı ve hırslı adam gitmiş, yerine barışçı ve mutedil bir adam gelmiş!” dediler. Olabilir dedim, insan değişebilir; ama içimden vade vermek de lazım dedim. Çok sürmedi, bu sefer başka bir ortamda tam zıddı bir haber verdiler. Meğer hırsını kine çevirmiş, itidali ise bir siyasetten ibaret imiş. Çünkü yetişkinler ve hele bir de makam, mevki sahibi olmuşsalar, huylarını kolay kolay değiştirmezler, değiştirmiş gibi yapabilirler. Peki, neyin siyaseti? Bana sorarsanız ucunda bir hedef olan siyaset değil, böyle yaşamayı huy haline getirmiştir.
Berat Demirci / Bizim Sivas
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

