

Ankara günlerim, pandemi gölgesinde geçerken, dağlara kaçamamanın bünyemize verdiği keyifsizlik hat safhaya ulaşmıştı. Ankara sokaklarında yürümekten sıkılmıştım. Kendi kendime "Artık sokak yürüyüşçüsü oldun? " diye söylenip duruyordum. Hareketsizliğin verdiği; vücut direncinin düşmesi, sindirim sistemimizin az çalışır olması, aşırı kilo alma , psikolojimizin bozulması gibi sorunlar kendini iyiden iyiye belli eder olmuştu. Artık kısıtlamanın açıklarını arar olmuştum. Ama tamda o arada sosyal medyamdan sanal alemden tanıdığım değerli doğasever Teoman Bulduk'un etkinliğini gördüm. Zaten yıllardır tanışmak istiyordum. Gerede'yi de özledim diyerek hemen aradım.
Geç gelen karla beraber, doğaya kaçtık... Gerede'deyiz
Keyifli bir telefon konuşmasının ardından, tüm planlamaları yaptık. Epeydir el sürmediğim kış malzemeleri özlemiştim sanki. Yeni aldığım tozluğumu ve batonumu ayarlayıp, tüm kış ekipmanlarımı bayram hazırlığı heyecanıyla elden geçirip kış etkinliğine hazır hale gelmiştim artık.
Buluşma noktasına vardığımda, kalabalık bir doğasever toplanmıştık. Hepimizin özlediği her halimizden belliydi doğayı. Doğa yaşamak demekti. Ait olduğumuz yer demekti. Sağlık demekti. Dostlukların pekiştiği yer demekti.
Yolda teknik toplantı niteliğinde bilgilendirme yapılırken, Teoman hoca, ilk defa doğa yürüyüşüne katılan var mı? diye sorduğunda, heyecandan elimi kaldırasım geldi. Sonra durumu anlattım birlikte güldük.
Gerede yolu üzerinde, çam ormanları gelinliğini giymiş, gözümüzle değil artık ağzımızla bakıyorduk sanki. Dağlar ve ufuk çizgisi, beni türküden türküye götürürken, yürüyüş başlangıç noktasına geldik.
Kar yürüyüşünde rota açmak zor olduğundan, rotayı bilen yürüyüş lideri ve onun ardından formda dağcılar dizildik. Arkadan gelen yeni doğaseverlere yol açmak için önümüzdeki kişinin bastığı yerlere basmak önemliydi. Hem basılmış adımların altı sağlam olduğu için daha güvenliydi.
Bu yürüyüş senenin ilk kar yağışından sonra yapılıyordu. İlk defa kara ayak basmanın verdiği mutluluk ve gömüle gömüle ilerlemek neşemize neşe kattı. Karlar üzerinde yatmak, yuvarlanmak çok hoştu. Hepimiz pandemiden dolayı uzun bir süredir doğa yürüyüşü yapamamanın verdiği özlemi doyasıya gideriyorduk. Keyfimizden çocuklar gibi şendik artık. Ben karda koşmaya başladım. Hiç yapmadığım birşeydi aslında. Çokça sorulup ama anlatamadığımız şeydi bu aslında. Neden doğa yürüyüşü yapıyorsunuz? sorusunun ete kemiğe bürünmüş cevabıydı.
Hava açık ve sıcak bir kış günüydü. Ben atletle yürümeye başladım. Benim için, dağlarda geçen yılların ve biliçli beslenmenin verdiği bir kazanımdı. Biraz daha soğuğa karşı avantajlıydım. Ama biliyordum ki, doğayla başa çıkılmaz. O nedenle üşümeye başlamadan tedbirimi almak dağcılığın ciddiyetinin gereğiydi.
Karın getirdiği bir güzellikte, karın sesi emmesi ve soğuk havada ses hızının düşmesidir. Birbirimizi daha az duysakta, karda kulaklarımızın hissetmediği küçük frekanslı seslerden dolayı, zihnimiz dinlenmeye geçmiştir artık. O nedenle biz dağcılar, kamplı kış dağcılığını çok severiz.
Kar yürüyüşü yolculuğumuz sürerken, önceden yapılmış bir kardan adamla, donmuş gölle, Gerede'nin; orman, beyaz ve gökyüzünün mavisiyle oluşturduğu muhteşem buluşmasında bol bol kartpostallık fotoğraflar çekindik. Yürüyüş sürdükçe bizlerde kaynaştık. Yeni dostlarla yeni yürüyüş ve tırmanış planları yapmaya başlamıştık bile. Yemek molamız yine çeşit çeşit yollukların paylaşılması ve ikramlar kısmıyla mutluluğumuza mutluluk katmıştı.
Dönüş yolunda hepimiz, kavuştuğumuz doğaya doymuş, bir o kadar keyifli bir yorgunluğu tekrar yaşamıştık. 21km süren yürüyüşümüzde Teoman BULDUK dostumu da iyi ki bulmuştuk. Hem sanal dostlukları bitirip gerçek dostluğumuzu başlattık. Hemde yeni bir buluşma noktamız daha olmuştu. Artık Kafamda dağlar ve tırmanışlar yer ederken, gözümün önünden hep Hasan Dağı geçiyordu.
Büyük Sivas Haber
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler





