

Daha önce 8 kez ve Erciyes'e değişik rotalardan çıkmıştım. Ama Kuzey Buzul rotasından hiç fırsat olmamıştı. Ülkemizin ve Kayseri'nin duayen dağcısı İsmail YILMAZ abimizin K2 klübüyle Kuzey buzul rotasından tırmanış gerçekleştireceğini öğrenince hiç durmadım. Hemen yola koyuldum.
Hayatımın en zor tırmanışı! Erciyes Buzul rotasındayız!
Üç gün önce Kuzey Buzuldan çıkan dağcılar ve meteoroloji takip eden dağcı dostlar, zirveye ulaşamanın çok zor olduğu fikirlerini söylediler. Biz dağcılar şartlar uygun olmasada yola çıkarız ama doğaya güç yetmeyeceğini bildiğimizden "dağ burda duruyor" deriz ve geri dönmesini biliriz. Unutmayız ki "Dağcı zirvelere tırmanan değil, evine sağ salim dönmesini bilen kişidir."
Hacılar ilçesinde liderimiz İsmail Yılmaz, Antalya'dan Halide Kaya, Ankara'dan Gökmen Aksoy, Sultanşehir'den ben, Kayseri'den Yakup Yılmaz ve Ahmet Doruk buluştuk. Minibüsle bir saate yakın yolculuğun ardından Sütdonduran Yaylasına geldik ve buradaki muntazam bir dağevi olan Boydak dağevinde konakladık. Memleketlerimize özgü yiyeceklerimizden paylaşarak geleneksel olan bir dağcı akşamı yaşadık. Tanışma ve hasbihal ile birbirimizi tanıdık. Dağcıların hepside tecrübeli, teknik tırmanışı bilen arkadaşlardı. 2750m rakımdaki dağevinde kalmamızın ana nedeni aklimatizasyon denen rakıma bünyemizin alışma sürecini yaşamamızdı.
Teknik toplantıda yaparak; taş akmasına karşı kasklı, buz üstünde kaymamamız için kramponlu ve kayma yaşarsak yere sabitlenmek için kazmalı olmamız gerektiği standart kararını almıştık. Tabiki bu tırmanış çok zor ve tehlikeli olacaktı. Bu nedenle herhangibirimizin kayması anında diğerlerimizin kayanı tutması için "İp Birliği" denen tırmanma sistemini kullanacaktık. İp birliği ile birbirimize bağlanmamız demek, birimiz kayınca, kayanın ağırlığının %30 u ikinci dağcıya bindiği için, çok zorlanmadan durması demek oluyordu. İp birliği için gerekli malzemeleri zaten yanımızda getirmiştik.
Saat 21'de tam sessizlik yaparak uyumaya geçtik. Çünkü uyumak beslenme kadar önemliydi ve bizi zor bir yolculuk bekliyordu. Saat 01 sularında uyanıp, yemek yedikten ve lojistik desteğimizi yaptıktan sonra 02:10'da yola koyulduk.
Hava başlangıçta çok soğuk değildi. Ama rakım yükseldikçe hem soğuk hem sis bastırıyordu. Üstelik üç gün önceki buzulun üzerine 30cm kar yağmıştı. Bu işimiz daha zor olacak demekti. 2,5 saat tırmanıştan sonra 2900m rakımda bulunan Tarak Kayalıklara gelmiştik. Krampon olmadan tırmanılmayacak bir zemin vardı. Tarak kayalıkların soldan ikinci aralıktan girdik. Burayı geçmek 45 dakikamızı aldı. Tarak Kayalıklardan tırmandığımız an geri dönüş yoktu. Çünkü aşağı inmek çok zordu. Geri dönmeyide aklımızdan geçirmedik.
Ekip çok uyumluydu ve performansımız iyiydi. 65 yaşında ve 289. Erciyes Zirve tırmanışını yapan İsmail Yılmaz abimiz efsaneydi gözümüzde. Halide Kaya, gördüğüm en güçlü bayan dağcıydı ve altıbinlik dağ tecrübesi vardı. Yakup Yılmaz Erciyes'e buzul rotasından çıkan en genç sporcu ünvanlı harika bir dağcıydı. Böyle rütbeli bir ekiple yürümek banada güven ve güç veriyordu.
Tarak kayalıklardan geçtikten sonra eğim inanılmaz artmıştı. Tahminim 60 dereceyi görmek demekti. Böyle eğimde yürümek ayakta durmakta zorlanmak ve tüm gücünü öne vermek demekti. Tarak kayalıklardan sonra havanın çok soğuk olması nedeniyle molalarımızı çok kısa tuttuk. İsmail abi yorulmuştu. Öyle ya lider olmak, iz açmak ve rota belirlemek kolay değildi. Yakup'la Ahmet lider oldular. Harika iş çıkarıyorlardı. Sisten dolayı rotadan çıktık. Küçük zirvenin sağından girmek yerine solundan girmiştik. İsmail abi liderliği geri aldı. Yanlış rotadan doğru rotaya geçmek için önümüzde üç dört tane bıçaksırtı geçişler olacaktı artık. Çok yorulmuştuk ve bıçaksırtı yerlerin kar olması nedeniyle altı boş olma ihtimali fazlaydı. İki taraftada uçurum vardı. Böyle bir tehlikeli sırttan geçmek için sırtın iki tarafından ara emniyet noktaları kurup geçen arkadaşımızı emniyete almamız gerekiyordu. Öylede yaptık. İlk sırttan geçtikten sonra özgüvenimiz arttı. Diğer sırtlarda daha seri hareket ettik. Artık soğuk, sis, rüzgar ve rakımın verdiği baskıyı sonuna kadar hissetmiştik. Karda yağmaya devam ediyordu. 9:40 dk'lık bir süre tırmandıktan sonra zirveye varmıştık. Zirvede öyle bir soğuk vardı ki. Yemek yemeyi bırakın zor fotoğraf çekindik. Soğuktan telefonlarımız kapanıyordu.
15dk'lık moladan sonra kar-buz rotasından inişe geçmek istedik. Ama geçit karla kaplanmıştı. Geçidin üstünden aşmak için üzerine çıktık. Buradan Yakup'un kurduğu ara emniyet noktasından ipe girerek inişe geçtik. İnanılmaz yorulmuştum. Hepimiz yaşadığımız en zor tırmanıştı itirafını yapmaktan kendimizi alamadık.
Tabiki zirveye çıkmaktan daha zoru inmekti. Çünkü inerken; yorgunluk, ayağının boşluğa gelmesi, yükün dizlere ve bileklere binmesi, motivasyon kaybı kazaları beraberinde getiriyordu. Böylece dağ kazalarının %80 inerken yaşanıyordu. Zirve yakınlarında hava muhalefeti ve kayalıkların aralarında boşlukların olması tehlike arzediyordu. Aşırı yorgunluğumuzu, zirveyi görmüş olmamızın mutluluğu bastırıyordu. 15:30'da tekrar Boydak dağevine dönmüştük. Birbirimizi tebrik etmemiz ve mutluluğumuz görülmeye değerdi.
Sütdonruran yaylasından aracımızla Hacılar merkeze ulaşıp sonra kendi aracımla Sultanşehire geri döndüm. Eve geldiğimde açıkta kalan göz çevrem soğuk yanığı olmuştu. Havanın ne derece soğuduğunu o zaman anladım. Ama zirveyi görmemiz, başarılı olmamız herşeyi unutturmuştu. Yaşadığımız tecrübe paha biçilmezdi. En zor tırmanış anında neden geldik ki desekte, zirveden sonra bir daha zirve planlarını yapmaya başlamıştık bile.
Büyük Sivas Haber
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler





