DOLAR 32,3313 % 0.01
EURO 35,0061 % -0.23
STERLIN 40,9378 % 0.06
FRANG 35,8918 % 0.06
ALTIN 2.321,86 % 0,06
BITCOIN 2.294.770 2.388

Siyaseti Güncellemezsek Herşey Çok Kötü Olacak! Siyasette imamoğlu Dili!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Siyaseti Güncellemezsek Herşey Çok Kötü Olacak! Siyasette imamoğlu Dili!

Siyaset Sosyolojisi alanında master eğitimi almış, bu konuda tez ve makaleler yazmış biri olarak sözlerime kulak vermenizi tavsiye ediyorum… Ben bilirim diyecekseniz zaten aşağıdaki yazılanları sakın okumayın. Boş ve anlamsız gelecektir. Yazılanları yapmazsak herşey çok kötü olacak…

Siyaseti Güncellemezsek Herşey Çok Kötü Olacak! Siyasette imamoğlu Dili!

Belediye önünde kendisine karşı bildiri okuyan belediye çalışanlarının kovulup kovulmayacağının kendisine sorulması üzerine… “Benim hiç kimseye bir kinim yok. Olamaz da. Şunu kovayım, bunu işten çıkarayım… Böyle şeyler aklımın ucundan bile geçmez” diyen Ekrem İmamoğlu, Türkiye’de gelinen noktada kazandıran siyasetin genlerini çözmüş durumda… Partisinin olumsuz algısına rağmen kullandığı dil kendisine kazandırdı.

Adaylığı esnasında kucaklaşalım, sarılalım, kardeşlik kazanacak, dostluk kazanacak şeklinde ve aslında ülke olarak o kadar kötü durumda olunmadığı halde, her şey batmış bitmişin adeta karşılığı olan “her şey çok güzel” olacak ifadesini de slogan yaparak sürecin sadece söylemlerle galibi oldu.

Başka bir açından, Ordu-Giresun Havalimanı’ndaki olay hakkında Erdoğan, “İşi Ordu Valimiz yargıya götürmesi halinde ki götürecek, polislerimiz hakeza. Tabii bu konuda yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte İmamoğlu’nun önünü kesebilir.” de söylem olarak doğru da olsa insanların hoşuna maalesef gitmiyor.

Her şey çok güzel olacak sloganına karşılık Herşey daha güzel olacak sloganı da yine toplumu tahrik etmekten başka bir şeye yaramadı. Ekonomik olarak toplum sıkıntıdaydı ve güzel olmayan bir şey daha güzel olamazdı…

Fark 13 bindi. 800 bin oldu. Mağduriyet algısı oluşturuldu. İlçeleri kazandık derken elden ilçelerde gitti. Kılıçdaroğlu’na bile maskara olundu. İlk kez kazandı adam… Akşener haklıyım zannetti. Hepsi tamamen maalesef sonuçla ilgili..

Algı dediğimiz durum haklıyı haksız, haksızı da haklı gösterebiliyor. Yine güçlüler güçsüz, güçsüzlerde güçlü olabiliyor.

Baktığınız da Erdoğan gibi yazsanız ansiklopedi olacak kadar siyasi hikayesi olan bir ismi, bu güne kadar ilçe Belediye Başkanlığı dışında neredeyse hiçbir başarısı olmayan İmamoğlu gibi bir isme rakip gösterilebilecek kadar algı siyaseti bu günlerde iyi dizayn ediliyor.

Elinizde televizyon kanallarının, gazetelerin tamamı olsa da sosyal medya ile algıyı yöneten bu kitle sosyal medya sayesinde insanların cebine kadar girmiş durumda.

Bir diğer yaklaşım…

Görev başında bulunan isimlerin yıpranması kadar doğal bir sonuç yok. 18 yıldır ülkeyi idare eden Erdoğan ve Partisi elbette bir çok nedenden dolayı eleştiriliyor.

İşin acı yanı Milletin alternatif görememesi nedeniyle sabrede sabrede götürüp sistemi tekrar maalesef CHP’nin eline teslim etmiş olması.

Düşününsenize, zamanın da Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş gibi liderler AK Parti çatısı altında yer almasaydı bugün en azından Meral Akşener gibi masanın bir tarafında olmazlar mıydı. El cevap olurlardı…

Şuan ki görüntüye ve Erdoğan’ın oluşturduğu sistemin kurallarına göre % 1 lerde olan hatta hiç seçime dahi girmemiş yada yeni kurulacak olan partiler pastadan az çok payını mutlaka alacak. Partisini kuran Fatih Erbakan’ın da ismi yeni parti kuracak şeklinde geçen Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi isimlerinde masanın etrafında bir sandalye de oturma ihtimali yüksek…

Millete direnmenin sonu siyasette hüsran… Bugün AK Parti açısından gelinen noktada birinci neden ekonomi… Milletin taleplerine karşılık verilmez ise kayıp İstanbul ile de kalmaz. Kabine hususunda, siyaseti gereği Erdoğan “ısmarlama kabine değiştirilmez gerek duyarsak değiştiririz” demek zorunda olsa da en kısa sürede bazı değişiklikleri de yapmak zorunda olduğunu bildiğine inanıyoruz.

Bugün Millet, Başkanlık seçimi olsa, Erdoğan’a her şeye rağmen yine sahip çıkacaktır ama Abdulhamid’in de dediği gibi bu millet iyidir ama çabuk unutur… Önlem alınmalıdır. Dil yumuşatılmalıdır. Ders sözde değil gerçekten çıkarılmalıdır. Mesaj alınmalı ve gerekenler yapılmalıdır.

Partinin teşkilatlarında 18 yılın sonunda partide emeği olanları yok sayan, bırakın yan yana gelmeyi düşmanca davranan kişileri tutmaya devam ederseniz, eğer yeniden 18 yılın karma takımını teşkilatlarda kurmazsanız size en başta sahip çıkması gereken bu isimlerin de ilk seçimde artık sahip çıkmayacağını göreceksiniz.

Yapılan onca hizmetin elbette kıymetini değerini bilen bir topluluk her zaman olacaktır. Vatan millet Sakarya diyecek olan bir kitle her zaman vardır. Fakat bunu demeyecek olanlarla kıyasladığımızda iktidarı da kaybettirecek orandadır. İnsansınız her yaptığınız elbette doğru değil! Etrafınızda ki insanların büyük bölümü size her yaptığınızı doğru gösterirken aslında size düşmanlık ediyorlar. Sizde her yaptığınızı doğru kabul ederek emeklerinizi zayi ediyorsunuz. Oyunuzu Binali Beye mi Sisi’ye mi vereceksiniz söylemi müthiş yanlış bir söylemdi…

Bir dönem söylenen ama yanlış anlaşılan “Dini Güncellemeliyiz” ifadesinin benzerini de ben kullanayım ama yanlış anlaşılmasın “Siyaseti Güncellemeliyiz”…

Siyaseti sert, kavga içeren, tehdit eden, hesap soran dilden, dersini iyi çalışan ve işin damarını yakalayan İmamoğlu diline güncellemeyen kaybeder. Neden İmamoğlu dili diyorum… Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok… Örnek önümüzdedir… Akıl yaşta değil maalesef baştadır…

Birde beylik laf ederek bitirelim…

Ağacın etrafını saran ve “pij” (fışkın) diye ifade edilen otları temizler gibi etraftaki zararlı isimleri temizleyerek ve bunu yaparken de kardeşim dediğiniz isimleri kardeş olarak bırakarak milletle barışmanın yolunu ne olur bulun… Yoksa bunca emek zayi olacak… Her şey çok kötü olacak…

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.