DOLAR 32,3767 % 0.16
EURO 35,0559 % -0.16
STERLIN 40,9829 % 0.16
FRANG 35,9249 % 0.19
ALTIN 2.325,03 % 0,20
BITCOIN 2.281.184 0.006

“Seçim Üzerine Bir Amatör Değerlendirme”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
“Seçim Üzerine Bir Amatör Değerlendirme”

Berat Demirci’nin “Seçim Üzerine Bir Amatör Değerlendirme” isimli köşe yazısı;

“Seçim Üzerine Bir Amatör Değerlendirme”

Seçim var ama “Nerde o eski seçimler?” dedirten bir seçim. Heyecan da yok, çalışma da… Bitse de evimize gitsek, havasında bir seçim. Muhalefet de heyecansız ama on beş yılın en iyi vasatını yakalamış gözüküyorlar. İktidar cephesinde ise yorgunluk olduğunu düşünmüyorum; sadece doygunluk var. İktidar sayesinde maddî çıkarlara kavuşan kesimlerin seçim ya umurlarında değil yahut çantada keklik bir seçim olduğunu düşünüyorlar. Kamuoyu yoklaması şirketim yok ama çantadaki kekliklerin sesinin pek de keyifli çıkmadığını işitecek azıcık tecrübem olabilir. Ona dayanarak söylüyorum ve elbette yanılabilirim.
Lokal gibi gözüken tartışma ve hoşnutsuzlukların benzer biçimlerde büyük illerde dâhil çoğu şehirde yaşandığını duymaktayız. Ak Parti tam anlamıyla seçim kazanma umudunu genel başkanına bağlamış bir parti görünümündedir. Tam anlamıyla kitle partisi ama birbirini hiç tutmaz hale gelen kitlenin ne ses verdiği de artık anlaşılmaz hale gelmiştir. İktidar partisi ilk defa “söylemsiz” bir seçim yaşıyor olabilir ve söylem bulmakta da zorluk çekmektedir. Sn. Cumhurbaşkanına yönelen ve onun hatırını ileri derecede gözetenlerle, daha kıyıdaki seçmen arasında bir çelişki vardır. Çelişkinin kaynağı, iktidar seçkinleriyle halk arasındaki kopukluğu “bütünleştirememe problemi”dir. Bu soğukluk hissi veren mesafelerin yarattığı hoşnutsuzluk, 7 Haziran 2015 seçimlerinde uç vermişti ama doğru telif edilmedi. Yaklaşan seçimden önce seçkinler ve seçmen kitle arasındaki gerilme ağır bir biçimde hissedilmektedir. Ancak, iktidarın bunu anlasa da değerlendirecek ve çözüme yönelecek ciddiyette kadroları hiçbir zaman olmadı. Bu saatten sonra da olmaz.
Bürokratik oligarşi ve onunla iş tutan kesimler, iktidarların halka/seçmene dönük yüzüdür. On beş sene gibi uzunca bir zamanda oluşan bürokraside “tüketim ahlakı”nın gerektirdiği davranış dışında seyreden bir ahlakî aidiyet alameti belirmemiştir. İslamcılıkla ilişkilendirilen geçmiş, kitleler için olumlu bir referans kaynağı olmaktan çıkmış; iktidarın kadrolarıyla daha önceki kadroların yönetim niteliği açısından hissedilir bir farkı olmamıştır. İslamcılıkla ilgili gözüken kesimler, bürokraside yer değişme ve koltuk değiştirme ötesinde bir renk katamamıştır. Buradan sadece Ak Parti ile ilgili bir sosyoloji değil, İslamcılık tortusunun beşerileşmiş genel bir görünümü çıkar. En siyasi hareket olanı Milli Görüş başta olmak üzere, The Cemaat ve diğer aktörlerin iktidarla ilişkisinin, uygulamada İslam´a yakınlığı çok yönlü tartışmaya açıktır. Başka bir yönüyle baktığımızda: İslamcılar, iktidarın kadro olarak çok tercih etmediği ama desteğini daima beklediği insanlar olmuştur. FETÖ ile İslamcıların mücadelesi, gerçek bir mücadele olmasına rağmen; bürokratik oligarşinin mücadelesi sürekli iktidar ve paylaşım üzerinden yürümüştür. 17-25 Aralık sonrasında FETÖ ile bürokratik oligarşinin ilişkileri anlaşamamalarından dolayı değil, zorunluluk icabı bozulmuştur. İslamcılar, bence her devrin kaybedeni olmaya adaydırlar ve normali de budur.
Bürokratik oligarşi en çok şikâyet edilen olgudur, bunu oluşturan gücün Ak Parti iktidarı olduğu ise bilerek ıskalanmış ve devamına göz yumulmuştur. Bu seçimlere girerken “söylemsizlik” içine düşen iktidar, oy kaybederse en büyük sebebi kendi elleriyle kurdukları oligarşi olacaktır. Bürokratik oligarşi, bürokratlardan oluşur ve tepeden tırnağa Ak Parti üst düzey yöneticilerinin atadığı insanlardır. Ak Parti seçimden ciddi derecede yaralı çıkarsa da bunlara bir şey olmayacağı için son derece rahatlar. Bu adamlar, seçime gidilirken özenle muhafaza edilmiştir, çünkü bunları atayanlar da muhafaza edilmiştir. Atayanlarla-atananlar arasındaki ilişki sıradan partili seçmene tamamen kapalı bir dar çevre ilişkisine dönüşmüştür.
Şimdi birileri “Neden hiç muhalefet cephesine ve liderlerine söz söylemiyorsun?” diyecek, güya savunmaya geçeceklerdir. Şahsım adına muhalefet partilerinde: ne siyasetini hayret ile karşıladığım bir parti, ne de yetenekli adamlar olarak gördüğüm kadrolar var. Bu insanları bizim neslimiz yeni tanımadı. İktidardan uzak kalmanın yüklediği adrenalin, şu an muhalefetin tek enerji kaynağıdır. Muhalefet, son on beş yılın en güçlü rüzgârını yakaladı ama bu kendi siyasi başarıları değil; şartların getirdiği bir durumdur. Hangi şartlar? Ak Parti´nin bürokrat ve sair üst düzey tercihleri tabanda artık eskisi kadar karşılık bulamamaktadır. Bu seçim iktidar için en zor seçim, hattâ yol ayırımıdır. Muhalefetin ise kampanya yapmasına bile gerek kalmadan parlamentoda büyük bir yekûn tutacağı tahmin edilebilir. Başkanlık seçiminin ise ikinci tura kalması büyük bir sürpriz olmaz. Seçim sonrası için de her durumda söylenecek sözümüz mutlaka olacaktır. Profesyonel siyasetçiler, analitik bakışlı uzmanlar elbette daha iyisini bilirler. Ama olsun, bendeniz de amatör bir vatanseverim, söz hakkımı sonuna kadar kullanırım.

Bizim Sivas / Berat Demirci


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.