

Son yıllarda insanların tahammül eşiği gözle görülür şekilde düşerken, küçücük olaylara büyük tepkiler verilmesi artık sıradan hale geldi.
Çabuk sinirlenmenin arkasındaki görünmeyen nedenler!
Peki bu artan sinirlilik hali sadece zamanın ruhuyla mı açıklanmalı? Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız’a göre cevap, oldukça derin ve çok katmanlı.
Tetikte sinir sistemi: Modern çağın yeni normali
Üçyıldız, modern yaşamın koşullarının insan sinir sistemini sürekli tetikte tuttuğunu belirterek, “İnsan bedeni tarih boyunca fiziksel tehlikelere karşı hızlı tepki verecek şekilde evrimleşti. Ancak günümüzde tehditler daha çok zihinsel düzeyde. Sürekli koşturma, belirsizlik, sosyal baskı ve ekonomik kaygılar, sinir sistemini dinlenemez hale getiriyor” dedi.
Uyku eksikliği ve geçmiş travmalar öfkeyi büyütüyor
Yetersiz uykunun duygusal kontrolü doğrudan etkilediğine dikkat çeken Üçyıldız, geçmişte yaşanan duygusal ihmal, aşırı eleştirel ebeveyn tutumu ve travmaların da sinir sistemini hassaslaştırdığını vurguladı. Üçyıldız, “Bazı bireyler bugünkü olumsuzluklara aslında geçmişteki kapanmamış yaraların yankısıyla tepki veriyor. Bu nedenle öfke, sadece anlık bir durum değil, bazen geçmişten bugüne taşınan bir duygusal mirastır” diye konuştu.
“Öfkeyi bastırmak değil, anlamak gerekir”
Toplumda yaygın olan "öfkeyi bastırmak gerekir" anlayışının yanlış olduğunun altını çizen Psikolog Kaan Üçyıldız, “Bastırılan öfke zamanla birikir ve bir noktada kontrolsüz bir şekilde patlar. Öfkeyi durdurmaya değil, onu anlamaya çalışmalıyız. Çünkü öfke, bedenin ‘bir şeyler yolunda gitmiyor’ sinyalidir” dedi.
Basit adımlarla büyük etkiler mümkün
Sinirliliği azaltmak için atılabilecek basit ama etkili adımları da paylaşan Üçyıldız; dengeli beslenme, kafein ve şekerin sınırlanması, düzenli egzersiz, kaliteli uyku gibi yaşam tarzı düzenlemelerinin önemine dikkat çekti. Duygusal temelli öfke durumlarında ise profesyonel destek alınmasının gerektiğini vurguladı.
“Derin nefes, beyne güvendesin mesajı verir”
Öfke anında nefes alışverişinin yüzeysel ve hızlı hale geldiğini belirten Üçyıldız, “Bu bedenin otomatik savunma mekanizmasıdır. Ancak bilinçli ve derin nefes almak sinir sistemine ‘güvendesin’ sinyali verir. Bu da öfkenin kontrol altına alınmasında ciddi fark yaratabilir” ifadelerini kullandı.
Üçyıldız, öfkenin bir düşman değil, yol gösterici bir işaret olduğunu hatırlatarak, bireylerin bu duyguyu bastırmak yerine ne anlatmak istediğini keşfetmeleri gerektiğini belirtti.
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

