Reklam
Reklam
blank

Bulut dağlarının en yüksek zirvesi! Murat Önk Yazdı!

blank
murat önk
blank

blank
Haber Merkezi

Bulut dağlarının en yüksek zirvesi, KEMERLİ KAÇKAR DAĞI (3562m) zirvesine zorlu bir yolculuk...

Bulut dağlarının en yüksek zirvesi! Murat Önk Yazdı!

Marsis dağına zorlu ve bir o kadar zevkli bir tırmanıştan sonra Çamlıhemşin'e dönmüştük. Akşam yemeği ve dinlenmenin ardından, Kemerli kaçkar dağı yaylası olan Avusor yaylasına 2.5 saatlik bir yolculuk gerekiyordu. Yorgun argın yolculuğa çıktık. İki günde iki zirve tüm yorgunluğumuzu unutturacaktı. Yolculuk esnasındaki mükemmel doğa bizi ziyadesiyle dinlendiriyordu. Akşam Kadir'in gitarıyla verdiği canlı performans tadımız tuzumuz olmuştu. Hep birlikte şarkılar türküler söyledik sonra "tam sessizlik" saatimiz geldi ve sessizliğe bürünüp uykuya daldık.

Hep sorarlar bana, kadın erkek aynı ortamda dağda nasıl yaşıyorsunuz? diye. Biz büyük bir aileyiz. Kadınlarımız erkek gibi erkeklerimiz kadın gibi olur o harika ortamda. Dayanışma had safhadadır. Herkes elinden gelen yardımı desteği dağcı arkadaşına yapar. Bir bayan dağcı arkadaşımızın, hastalanan bay dağcıya doktor edasıyla nasıl ilk yardım yaptığını yeni yaşamıştık üstelik.

Ertesi gün saat 05:30 sularında hepimiz hazırlanıp Metin Çolakın peşine dizilmiştik. Ben fotoğrafçı olmuştum. Fotoğrafçı, serbest dolaşabilen, fotoğraf yakalama görevini yapan, birazda formda olmayı gerektiren bir işti. Bende bu sezon aktif olduğum için kendimi iyi hissediyordum.

Yarım saatlik bir yolculuk ardından Kemerli Kaçkar dağı dibindeki muhteşem buzul gölü, sisli havanın içinden mistik bir görüntüyle kendini göstermişti. Önümüzde, gölü besleyen ve zirve altından doğan kaynak suyunun oluşturduğu kıvrım kıvrım kıvrılarak aşağı inen derenin insanı mest eden görüntüsü vardı. Tabiki yüksek rakımlı her su kaynağında olduğu gibi, tertemiz ve buz gibi tatlı su kaynağı. Dereyi takip ederek, başı dumanlı Kemerli Kaçkar'ın zirvesine yolculuğumuz devam ederken, yeşilin yerini kayalıklara bıraktığını görmeye başlamıştık. Kemerli Kaçkar dağına sırt rotasından bol kaya tırmanışlı bir tırmanışla zirve yapıp, klasik rotadan inmeyi planladık.

Bu tür büyük dağların en zor tarafı, rotalarının girift olmasından dolayı, her an yanlış bir yola girip tırmanışı ve can güvenliğinizi zora sokabileceğiniz gerçeğidir. O nedenle asla ve kat a rehbersiz gidilmemelidir.

5,5 saatlik bir tırmanıştan sonra 3562m rakımlı zirveye ulaştık. Gökyüzünün açık olması bize göz alabildiğine görüntü veriyordu. Dağcılar için aşkın tanımı buydu işte. o an aklıma geldi Şems'in muhteşem sözü.  "Aşkı kalem yazmaz ki, kitaplarda bulasın." Aşk yaşanan ama anlatılamayandı. Bunları yazarken bile kelimelerin kifayetsiz kaldığını itiraf etmek isterim. Çekilen fotoğraflarda bile, o an ki, oksijen, güneşin sıcaklığı, yağmurun, derenin su sesleri, rüzgarın uğultusu, kuşların, böceklerin sesleri ve saymakla bitmeyen yaşayan doğanın tezahürü yoktu. Nasıl anlatılırdı ki o anlar.

Onlarca kilometre mesafedeki dağları tek tek saydık. Tabiki planımız vardı, aklımızın bir ucunda. Yorgunluk zirvede yerini, mutluluğa bırakmıştı. Zirvede Türk kahvesi geleneğimi yerine getirmek isterken, tüp başlığımın kamp alanında kaldığını anladım. Etrafta zorda olsa küçük bir ağaç parçası buldum. Onunla kahvemi yapıp içtim. Herkes benim keyfime düşkün olduğumu ve bu nedenle Türk kahvesini her zaman içtiğimi söyler. Haklılık payı fazladırda. Ama benim Türk kahvesi içmemin ana nedeni, kahvede bulunan kafeinin enerji patlaması yapması ve tam gücünüzün tükendiği dağ zirvesinde, tekrar kendimizi toparlamasıdır. Aynı durum sabah afyonumuzun patlaması için, öğlen iş yorgunluğu esnasında yada akşam kendimize gelmemiz içinde geçerlidir. Türk kahvesi hemde zihnin açılması, alzheimer hastalığınıda %60 engellemektedir.

Zirve keyfimizi yaptıktan sonra inişe geçtik. Dik kayalıklar ve çarşak dediğimiz küçük taşların zeminde kalın bir örtü oluşturduğu, uzun bir rotadan dikkatlice indik. Ben yazın bile kışlık ayakkabı giyerek kaymamaya çalışırdım. Ama ayakkabılarımın tabanının ömrünün dolduğunu beş kere kayınca iyice anladım.

Dağın külah kısmını inince bir anda sis bastırdı. Yolumuzu kaybetme riskimiz vardı. Böyle durumlarda çok net hareketler yapmak ve rotayı iyi bilmiyorsak. Orada bekleyip sis bulutunun kalkmasını beklemek en doğrusuydu. Ekip ikiye bölünmüştük. Yavaş inen arkadaki ekibi Metin getiriyordu. Bizde rotayı çok iyi bilen, aslan parçalarım dediğim, Muzaffer ve Aykan'ın liderliğinde birbirimizden kopmadan buzul gölüne kadar indik. Sis bulutunun çok hareketli olduğu bu kısımda hava hareketleri hep ilgimi çekmiştir.

Buzul gölünün alt kısmında yine sis bulutunun geldiği gördüm. Hızımın kesilip, gücümün kaybolmasından önce, Avusor yaylasına varmak için kendime nirengi noktaları belirleyip, sis bastırınca yaylaya sağlıklı varmak istedim ve planımı doğru uyguladım. Kampa vardığımızda çok yorulmuştuk. İki günde ikinci zirvemizdi. Ve bizde zirve bitmezdi tabiki.

Büyük Sivas Haber

Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

Şenay Şimşek Haber Editörü
blank

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
Lütfen Arayın

0544 433 1 555