

Berat Demirci’nin "E-Tipi Devlet Ve İktidar" isimli köşe yazısı;
"E-Tipi Devlet Ve İktidar"
Bilginin mahiyeti değişince; cehaletin mahiyeti de değişir. Aydınlanma, bilgiyi hayatın içinden çıkararak, üstünde bir görev yüklemenin yolunu açtı. Hakiki bilgi konusundaki krizi, tüccar-devlet despotizmi piyasa ile çözdü. Piyasa için ontolojik dayanağı olan bilgi gerekmez, müşteri lazımdır; müşteri, varlığı aynî/nakdî miktara bağlanandır. Kendilik bilgisinin dünya ile bağı, emeğin metalaşması ile kesilince: “Cehalet” çoğunlukla mazur görülen bilgi noksanlığı olmaktan çıkmıştır. Bilgi nakisası, giderilebilir bir şey olduğu için; cahil, “kendilik bilgisi”nden mahrum olan kişi değildi, çünkü hâlâ “kişi” idi. Cehaletin kurumsallaşması için ailenin tüketici, emeğin “kişilikten ayrıştırılmış” bir mal, okulun fotokopi insan üretme amaçlı bir “zaman makinesi” olması: Endüstri Tipi (E-tipi) Devlet´in ikamesiyle gerçekleşmiştir.
E-Tipi Devlet, fabrikasyon üretim sürecinin bir ürünüdür. Monarşi, endüstrileşmenin doğurduğu yeni orta sınıf için belirsizlik idi; demokrasi ise tebaanın müşteriye dönüşmesini göğüsleyecek ve meşrulaştıracak bilinen tek ideal sistemdir. Vatandaşlık, E-tipi devletin kontrol mekanizmasının kodlarını içeren bir kavramdır. Vatan: Kullanım hakkının doğurduğu “hayatî mekân” olmaktan, “işletme arsası”na dönüşürken; “kişilikleri” sahte bir eşitlik hattında “bütünleştirme” görevi, E-tipi Devlet´in demokratik kurumlarına düşmüştür. Kurumlar, çalışma enerjisini devletin bürokrata verdiği “takip ve denetleme ücreti”ne borçludur. Siyaset, çoğunlukla bu alanı kendisi için bir araç olarak kullandığı için, bürokrasinin çıkarcılaşması kendiliğinden gelir. E-Tipi Devlet, üreterek ve satarak kazanan bir piyasa toplumu üzerine inşa edilmişse; bürokrat, siyasetten nispi olarak bağımsız takip ve denetleme işini yerine getirir. E-Tipi Devlet, fert başına düşecek tüketim miktarını paylaştırma görevini yüklenmiş, “formel piyasa toplumu” üzerine inşa edilmişse; bürokrat “göbekten bağımlı”dır. Bu dorumda takip ve denetleme işi, merkezden tabana doğru esnekliğini yitiren bir yönetim ağına dönüşür. Sonuçta: Bürokrasinin en başındaki kişi ile bürokrasinin en altındaki kişi “ulaşılmazlık” dereceleri ile kitlelerden uzaklaşır ve siyasî iktidar, E-Tipi Devlet´in yürütülmesi görevini abarttıkça bu mesafe artar. Bütün bunlar hep olağan iş ve oluşlardır.
Kapitalizmin, pratiğinde de teorisinde de E-Tipi Devlet çeşitliliği vardır, çünkü piyasa tüm dünyadır. Beynelmilel işleyişi sağlamak görevi devletlere düşmüştür. Toplumun tanımını, verili kavram ve kurumlar üzerinden yapmak: E-Tipi Devletle toplumu fonksiyon farklılığının birliği olarak gören ilmî tasvirler, sadece “cehaletin kurumsallaşması” ile izah edilebilir. Kalp merkezdir, toplum insanlardan oluşur ve insanların kalbindeki değişim, fiili değişime esastır. Bunun hesaba katılmaması kadar bir toplumun geleceği için daha tehlikeli bir şey yoktur. E-Tipi Devlet´in tarihî tortularla kutsallaştırılması, iktisadi yatırımları rasyonellikten uzaklaştırırken; “devlet milyoneri” sayısında artış ve yatay yer değiştirmeler olacaktır. “Kutsallaştırılanın istismarı” ile tüketilebilecek maddî kaynaklar arasında bir tür azalan verimler kanunu işler. Muayyen kesimlerin istismar yoluyla elde ettiği kâr, çoğunlukla yatırım adı altında israfın artması sonucunu doğurur. Mesnetsiz ahlakî zorunluluklar ihdas edilerek, meşruiyetin siyasî iktidar ile E-Tipi Devlet bütünleşmesine yataklık etmesi; bir zorunluluk değildir. Tersine “devleti azaltmak” görevi, bugünün dünyasında meşru iktidarların halk lehine yapabileceği tek asil iştir.
Kul hakkına riayet ile geçimini sağlayan hiçbir kimse cahil değildir. Kalp, E-Tipi Devletin maddî altyapısını hazırlayan “piyasa” için tehlikedir; bu yüzden “kalp eğitimi” hâkim bilgi türünün ve onu sürdüren yapıların dışında tutulmalıdır. Büyük küçük herkesin mesai ve eğitim/öğretim adı altında kalbini en azından bir müddetliğine koğuşun yahut tahsis edilen kompartımanın kapısında bırakması, cehaletin yaygınlaşmasına kâfi gelmektedir. Artan saatlerin tasarrufu konusunda E-Tipi Devlet´e rağmen siyasî iktidarın sağlayabileceği özgürlük zemini, gücün olumlu kullanımı olacaktır. Fazla bir şey istiyorum ama olmayacak bir şey istemiyorum. İktidar da bir “hükm-i şahsiyet”tir diyorsanız, ben de farz edin dilekçe yazdım. Yerine varmamış olması ihtimal dışıdır.
Büyük Sivas Haber – Sivas Haberler

