DOLAR 32,3812 % 0.18
EURO 34,9905 % -0.25
STERLIN 41,0077 % 0.28
FRANG 35,9240 % 0.2
ALTIN 2.326,33 % 0,25
BITCOIN 2.268.211 -1.258

Köşe Yazarı Birgül Canikligil’in “Nasıl Değiştik” Başlıklı Yazısı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Köşe Yazarı Birgül Canikligil’in “Nasıl Değiştik” Başlıklı Yazısı

Nasıl da yorgun günler ve zor süreçler geçirdik.

Köşe Yazarı Birgül Canikligil’in “Nasıl Değiştik” Başlıklı Yazısı

Her gün gezmelere giden, AVM’lerde mağazaların güncel vitrinlerini, dizilerdeki popüler ve özenilen tipleri takip eden; hatta psikolojik olarak o dizileri izlemekten aşağılık kompleksine giren bir toplum olduk. Kimse dizilerdeki gibi olmayan evleri, yaşantısını, kendini beğenmedi.

Böylelikle insanlıkta, ahlakta, nezaketsizlikte, saygısızlıkta ve daha birçok toplumsal ve manevi değerlerde dejenere oluşmaya başladı. İnsanların değer algısı ve yargıları değişti. O değerleri önemseyenler ise yalnızlaştılar. Bazı kavramların içi değişti. Bu değişen tanımlara uyarlandı insanımız. Kolay geldi herkese sanki.

Ve hiç kimse kimseye acımadı, insanlık öldü, güven ortadan kalktı. ‘’Ben artık babama dahi güvenmem.’’ Diyen insanlar oluştu ve bu kişiler bir adım önde giden toplumda kendine yer edindi.

Birçok kişi sosyal medya deyimleri/ terimleri ile konuşmaya başladı, hiç cumaya gitmeyenler cuma mesajları atmaya başladı, en güzel en yakışıklı, en cafcaflı fotoğraflarla doldu taştı sosyal medya.

Birini tanımak için hemen sosyal medyadan takibi yapıldı, takip edilen insanın paylaşımı ne kadar fazla ve tıklanma oranı ne kadar yüksek ise o kadar takipçi sayısı buldu ve birçok kişinin canı yandı.

Çocuklar okuyorsa adam denildi, para getiren erkek veya kadın itibar kazandı.

Para getiremiyorsa ‘’senden adam olmaz’’ dendi. Kimse kimseye helalinden kazanmak nedir diye sormadı, kısacası gemisini yürüten kaptan, atını koşturan kovboy oldu.

Ha bu arada gemisini yürüten kaptan derken bu sadece çekirdek ailede değil, sosyal, siyasi, kültürel her alanda görüldü. Dengeler menfaate göre değişti, iftira etmek kolay oldu, doğrulara inanılmadı, yalanlara inanıldı. Maalesef bu insanlar da toplum da kabul gördü.

Bu kadim coğrafyada doğruluğun, adil olmanın hiçbir karşılığı yoktur..

Ancak yalancıların iftiracıların, düzenbazların itibar gördüğü bir zamanda yaşamak dürüstlerin imtihanı olsa gerek..

Sonra birdenbire ‘’pandemi’’ geldi ama pir geldi. Her şey şaka gibiydi ama güldürmüyordu. ‘’Bazen varı anlarsın yok ile.’’ diyordu ya Cahit Zarifoğlu, işte aynen öyle oldu.

Sağlığın, özgürlüğün, nefes almanın, sevdikleriyle birlikte vakit geçirmenin, dost sohbetlerinin, endişesiz sarılmanın, sokaklarda kaygısız ve maskesiz dolaşmanın, keyifli ve kalabalıkta yenilen yemeklerin, hafta sonu gezi planları yapmanın, sinemaya, tiyatroya gitmenin ne kadar değerli olduğu anlaşıldı.

Herkese bir kere de olsa ölüm korkusunu yaşattı, panik ve kaygı içinde evlere kapattı.

Okullar, mağazalar, iş yerleri kapandı, çoluk çocuk ma aile birbirini gördü.

Birçok kişi hayatını gözden geçirdi

Önce bir silkelenip düşünmeye başladı birçok kişi, her şey ne kadar da boş ve ne kadar gelip geçici.

Namaza başlayanlar, Allah diyenler, dua edenler çoğaldı. Kendime zaman ayıramıyorum, diyenler zaman ayırmayı, hayatı daha yavaş yaşamayı öğrendi.

Bahçeyi, toprağı hakir görenler, bahçeli ev, toprak almaya yöneldi, elini toprağa sürmeyenler toprak demeye başladı. Toprağın, suyun, havanın önemi anlaşıldı.

Kitapları buldu bazıları sığınacak. İzlemek istediği dizileri, filmleri izlediler evlerinde. Uyudular, dinlediler ve hayatın o kadarda koşturmacaya değmediğini anladılar.

Birçok kişi hayatını gözden geçirdi, ne de çok yırtık sökük varmış, deyip mümkün olduğu kadar tamire koyuldu, yeni bir hayat yeni bir düzene yelken açanlar biraz daha sadeleştirdi hayatını.

Çocukların tablet, telefon, bilgisayar bağımlılığı tavan yaptı. Vakalar, ölümler artmaya başladıkça hayretler ve bilinmeyenler de arttı. Acısı her gün tazelendi bazılarının. Toplum psikolojik/ekonomik olarak derin yaralar aldı.

Çoğu kişi anasız, babasız, kardeşsiz, evlatsız, eşsiz, dostsuz buruk bayramlar yaşadı. Kimsenin unutamayacağı ağır acılar yaşandı. Belirsizliğin ayyuka çıktığı zamanlar oldu. İnsanlar yalnızlaştı, sevdalar yarım kaldı, hayaller, umutlar, dirençler, sabırlar tükendi.

……..

Yaşadığımız bu çağ akleden insanlar için ibret verici bir çağ. Fakat İnsanlar bir ders çıkarmadığı ve öğrenmediği sürece hayat ders vermeye daima devam edecektir. Bu virüs unutmaya yüz tuttuğumuz bazı hasletleri hatırlamamızı sağlamıştı ama geldiğimiz şu noktada yine insanoğlu yaşadıklarından hiç ibret almamış gibi.

Toplumları derinden sarsan herhangi bir felaket olayı yaşandığı zaman, genellikle o süreçte alınan dersler değerlendirilir. Pandeminin ikinci yılının bitmesine çok az bir süre kalmasına rağmen, öğrenemediklerimiz hala var maalesef.

Ne yazık ki ders almadıklarımız, aldıklarımızdan da fazla görünüyor. Bugün dünü arıyoruz, yarın da bugünü arayacağımızdan şüpheniz olmasın.

Bazı yoksunlukları nimet olarak gören, olgulardan sonuç çıkaran, her şerde bir hayır vardır diyerek, yaşadıklarından ders alıp tedbir alan, tevekkül eden, kendini değiştiren, iyileştiren, güzel bir niyet, taze bir umut ve güçlenen bir irade ile yeni bir başlangıç yapanlara ne mutlu…


YORUM YAP